2 Ağustos 2014 Cumartesi

bebek çamaşır deterjanı nedir ne işe yarar farkı nedir kendi imkanlarınızla bebek çamaşırı deterjanı yapmak yıkamak bebek leke çıkarıcı çamaşır filesi


Bebek çamaşır:

Bu da nereden çıktı demeyin. Konu bebek oldu mu her işin kendine göre bir ayrıntısı var. Bebek çamaşırını yıkamanın ilk püf noktası makinayı tamamen doldurmamak. Yeterli durulamayı sağlamak için kapasitenin 2/3ünü aşmamanızı öneririm. Ayrıca eğer makinanızda bebek çamaşırları programı varsa sıcaklık ve sıkma gücünü kontrol edin. Çok yüksek sıcaklıklara ihtiyacınız yok. Varsa kullanma kılavuzunu okuyun ve bebek programının diğer programlardan farkına bakın. Yüksek sıcaklıklar hem giysilerinizi hızla eskitecek hem de bir kısmının çekmesine neden olacaktır. Kalite markalarda büyük fark yaratmaz ancak orta ve altı kalitelerde ne olacağını kestirmek zordur. Bebeğin gardırobu sizden geniş olacağı için her şeyi üst ve üst kalite alma şansınız olmayabilir. Bari aldığınızı kullanın. İhtiyaçlar basit ve diğer başlıklara göre nispeten ucuz.


Bebek çamaşır deterjanı:

Az önce söylediğimle çakışan bir şey. Küçücük bebek deterjanları sizin büyük deterjanlar kadar fiyatlıdır. Daha iyi temizlemezler (zaten bebek çok kirletir ama kolay kirlerdir), fazladan mikrop falan öldürmezler (zaten bu gerek duyulan bir şey değil), beyazları daha beyaz yapmazlar (renkleri daha az bozuyorlar içinizi rahatlatacaksa) ve öyle aman aman kokuları da yoktur. En büyük avantajları kolay durulanırlar ve ola ki giysi de kalıntı kalırsa normal deterjana göre çok daha az katkı içerdikleri için alerji veya benzeri cilt tahrişi riskleri düşüktür. Kazara tahriş yapsalar da tahrişin gücü normal deterjanda olabilecek olana göre daha azdır. Tabi ki siz yine de iyi durulanmasına dikkat edin. Ayrıca şansınıza bu deterjanlar daha az kullanıldıkları için uzun süre dayanırlar ve ödediğiniz paraya göre nispeten ucuza gelirler.

Piyasada birkaç farklı marka var. Ben dalin aldım. Çok araştırdığımdan değil. Fiyat miktar oranı ucuz geldiği için. Kullanınca da bir şikayetim olmadı ve devam ettim. Maalesef deterjanların yönetmeliğine göre içeriği açık olarak yazmak zorunda değiller. Maddenin kimyasal grubunu (ailesini) ve miktarı yüzde cinsinden belirtmeleri yetiyor. Bu nedenle içlerine bakarak bunda şu var iyidir bunda bu var iyi değildir deme şansım yok. Deneme yanılma ile bulunacak. Ancak şunu düşünmek uygun olur; bebeği için ayrı deterjan alan biri duyarlıdır ve kötü bir olay olursa bunun peşine düşer. Günümüzdeki sosyal medya gücü de düşünüldüğünde bu işe girmiş hiçbir marka bile bile zarar vermez.

Eskiden kalan toz beyaz sabunlar hala piyasada. Heryerde bulunmuyorlar ancak kullanmak isterseniz onlar da iyi bir seçenek. Ben kullanmadım ancak çok uzun yıllardır kullanılıyorlar. Bir zararları olsa şimdiye çıkar ve duyulurdu. Ancak maalesef onların da fiyatları ucuz değil. Vaktiniz ve gücünüz varsa düz beyaz sabunları rendeleme yoluna gidebilirsiniz. Ancak çok zahmetli bir iş. Ayrıca rende yoluyla elde ettiğiniz toz sabunu kullanacaksanız fazla miktarlarda kullanmayın. Makinada yıkama için yapılan deterjanlar (türü ve amacı fark etmez) fazla köpürmeyecek şekilde yapılır (aksi halde a sınıfı su tasarruflu makinalar yapılamazdı) bu nedenle sizin rende yoluyla yapacağınız sabun bu kontrolü sağlayacak katkılardan yoksun olduğundan fazla köpürebilir ve yeterli durulanmayabilir. İlk başta dediğim gibi amaç zor lekelerle uğraşmak değil. Geride kalıntı bırakmamak. Az kullandığınız da da yeterli olur merak etmeyin. Mümkün mertebe kokusuz sabun seçin. Gerçek zeytinyağı sabunu bulursanız (veya herhangi bir prina sabunu) en katkısız olan odur. Ayrıca zeytinyağı sabunu az da olsa mantara karşı iyidir ancak çarşı çarşı gezip arayıp sonra da saatlerce rende yapmanıza değecek kadar değil. Bu bilgiler hazır deterjanlara ulaşamazsanız diye var. Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmeyecek.

Arap sabunu kullanımı hakkında fazla bir bilgiye ulaşamadım. Eşim de deneme izin vermediği için deney sonucu da yazamıyorum. Arap sabununun tek kötü yanı kalite açısından çok fazla çeşitliliğe sahip. Markalı çok saf üründen merdivenaltı isimsiz ve içeriği meçhul ürünlere kadar çeşit çok. Mantıken arap sabunu da zararlı bir şey değil. Ancak jelimsi yapısı nedeniyle durulama zor olabilir. Bu nedenle mantık ve kimya bilgisi ile şu tavsiyeleri verebilirim: A) içinde ne olduğunu bilmediğiniz ürünü kullanmayın. Arap sabunu ucuz bir malzeme olduğundan ona kimse katkı koymaya kalkmaz ancak üretim sırasında kullanılan kimyasalları yeterince temizlememiş olabilirler bu nedenle iyi kötü adını duyduğunuz veya bir markası olan ürünleri kullanın. Ambalajın üzerinde izin numaraları var mı bakın. Sahte numara basmak zor değil ancak cezası çok kimse arap sabunu için bu riski almaz. Bir çarşı dükkanından açık malzeme bile alıyor olsanız onun o malzemeyi aldığı büyük tenekeyi görün. Tse onayı varsa tercih edin. B) arap sabunu o jelimsi haliyle kullanmayın. Suyla karıştırıp en az 1 gün beklettikten sonra normal akışkanlık kazandıysa kullanın. Hala normal akmıyorsa su miktarını arttırın. Markadan markaya kullanılacak su miktarı değişeceği için bir oran vermek zor. 1e1 karışım hazırlayın makinada köpürme durumuna göre su miktarını arttırıp azaltırsınız. Köpük fazlaysa suyu arttırın. Yıkanan çamaşırları da koklayın ve elle muayene edin. Arap sabunu kalıntısı çok tipik bir his verir. İhtiyaca göre suyu dengeleyin. C) hali için, ahşap yüzey için gibi bir şey yazıyorsa onu almayın. Genelde bu yazılar sadece laf olsun diye yazılır ancak bir ihtimal biri dürüst davranıp ona göre bir katkı koymuş olabilir. Risk almayın. D) bulaşık deterjanı kullanmayın. Zor durulanır, çok katkı içerir ve bir şekilde bebeğin ağzına girip sindirim sistemini rahatsız eder. Ölümcül değil ama boş yere ishal veya kabız ağrısıyla uğraşırsınız.
ne zaman normal deterjan kullanayım? 1 yaş civarı. alerjik bir çocuk değilse 10-12 ay civarında ihtiyaç biter. özellikle sizinle birlikte aynı yemekleri yemeye başladığında bu katkıları zaten alıyor olacaktır.


Çamaşır filesi:

Bebek giysileri çok şirin olur. Alışverişte onlara bakarken ağlayanlar bile gördüm. Benim de içim tuhaf olurdu. Bebeğe yüklenen anlam hariç o giysilerin çok ufak oluşu da bu hisleri yaratır. Ancak çamaşır makinalarının böyle hisleri yoktur. Onlar programlandıkları hareketleri yapıldıkları mühendislik içinde yaparlar. Bu nedenle içimde bebek kıyafeti var ona göre kapak contamı daraltayım diyen bir makine yoktur (en azından bu satırlar yazıldığında yoktu).

Bu nedenle o şirin ama küçücük çamaşırların yıkama tamburunun içinde ilgisiz yerlere takılıp kalmasını önlemek için bebek çamaşırları çamaşır yıkama filesine koyulup öyle yıkanır. Bu fileyi bulmak zor değil. Büyük marketlerde bile var. Ancak zaten ucuz olan bu malzemeyi daha da ucuza getirmek için çok kötü işçilik kullanılır. İncecik tül perde kumaşında yapılıp 10 yıkamada yırtılan fileler kullandım. Üstelik ağız kısmını büzerek kullanacağınız bu filenin ağzı kapalı tutacak herhangi bir mekanizması yoktur. Ya yıkamada açılır ya da yıkama bitince ıslanan büzgü hayatta açılmaz. Bu eziyet için de görünürde ucuz ama asla ederi olmayan bir para verirsiniz.

Tavsiyem askere gideceklere askeri malzeme satan bir yer bulun. Her ilçede böyle bir yer vardır. Büyük şehirlerde de gözünüze çarpmamıştır ancak mutlaka askeri birlik vardır ve çarşıya çıkan askerlerin uğradığı bir malzemeci vardır. Öyle bir dükkan bulun ve oradan askeri çamaşır yıkama filesi alın. Hem bebek için satılan filelerin yarısı fiyatınadır hem de kat kar daha sağlamdır. Büzgü sorunu onlarda da vardır. Bunu çözmek için de dikiş malzemeleri  satan veya çanta tamir eden bir yer bulun ve büzgü düğmesi alın. Spor çantalarında sık kullanılır, mutlaka görmüşsünüzdür. Üstüne basıp içinden geçen ipi çektiğinizde büzgü yapılır basmayı bıraktığınızda ipi sıkıştırır ve büzgünün çözülmesini önler. Bulamazsanız bir çantadan sökün. Daha da bulamazsanız aynı askeri malzeme dükkanından ‘menbusat çanta’ alın. Onun kapatma mekanizması tamamen büzgüdür ve onu kullanın. Çantayı da kirli sepeti yaparsınız.

Birden fazla çamaşır fileniz olsun çünkü a) kaybolacak veya hasar görecekler, b) son yıllarda üretilen çamaşır makinalarının genelinin denge algılama sensörü vardır. Yani yıkama alanındaki çamaşırın ağırlığı dengesizse sıkma sırasında mekanizmayı kırabileceği için hata verir ve yıkama durur. Siz çamaşırları tek fileye doldurursanız ağırlık tek yöne bineceğinden denge bozulur ve her yıkamanın sonunda sıkmaya sıra geldimi arıza sinyali alırsınız ve yıkama durur. Sıkılmamış, üzerinden sular akan bir file çamaşırı nasıl sıksam diye düşünür durursunuz. Eğer bu uyarı yoksa kısa zamanda tambur amortisörü kırılır ve bir sürü tamir parası ödenir. Bu yüzden çamaşırları büyük parçaların varlığına göre 2-3 fileye bölüp yıkamak hem cebiniz hem de durulama için daha faydalıdır.

Battaniye, havlu gibi büyük parçaları fileye koymanıza gerek yok. Eğer bu tip büyük parçalardan varsa 2, hepsi küçük parçaysa 3 fileye bölmeniz iyi olur. Kurutma için özel bir tele ihtiyaç yok.














































Asker için çamaşır filesi. İpin ucundaki büzgü düğmesini sizin takmanız lazım. Orijinallerde nedense yok. Marka ürünlerde bile yok.



 bu çantanın askısındaki şey büzgü düğmesi. dükkanlardaki adını bilmiyorum.







Bebek çamaşır sepeti:

Bebek çamaşırları ayrı yıkanacağına göre ne miktarda biriktiklerini görebilmeniz için iyi olur. Her yıkamada sepetlerin içinden hangisi bebeğindi diye aramanıza da gerek kalmaz. Siz farkına varamadan bebeğin giysileri tükeniverir, öylece kalakalırsınız. Ayrıca bütün gün ayağınızda bulunan çoraplar veya  sokakta gezdiğiniz pantolonlarla aynı yerde durması ne kadar sağlıklı olur.

Özel yapım bir şey gerekmiyor. En basit ve ucuz şeyi de alsanız olur. Bez veya naylondan sonradan oyuncak sepeti olarak da kullanılacak ucuz ve basit malzemeler pazarlarda ve züccaciyecilerde bile satılıyor.


   


                                       Maksat örnek olsun


Gardırop:

Çok kıyafetim var diye övünmeyin. Onun hep daha fazla olacak. O küçük küçük şeyler yerleştirmeye çalıştınız mı çok fazla yer kaplıyor. Tavsiyem gidip çocuk odalarının cicili bicili dolaplarına sırf üstünde böcek resmi var diye ciddi paralar ödemeyin. Uzun zaman bebeğin ilgisini çekmeyecek. Ucuz bir şey alın. Hatta yakınınızda varsa demonte bir şey alın. Bez dolap harici (ahşap,sunta, mdf…vb) ucuz her şey işinizi görür. Bebek malzemelerinin çok azı askı ister bu nedenle arayacağınız şey askı değil çekmece ve raf. Yapı marketlerde demonte satılan 3 kapılı gardrop var. 2 kapısı askı, altında 2 veya 3 çekmece, 3. kapının içi de tamamen raf. Fevkalade işinizi görür. Kurulmaları çok kolaydır. Bir çekiç ve yıldız tornavidayla kurulurlar. Kuramıyorsanız bir arkadaşınızdan isteyin daha da olmadı firmadan parası karşılığında kurdurun. Her şartta daha ucuza gelir. Kendiniz yapın bence. Eksik ve hatalı da olsa olur. Birkaç yıl içinde çocuk büyüyüp size kendi odası için tavır attığında o da atılacak nasılsa.

 Hatta onu aldığınız yerden askı bölümüne uygun 2 sunta plaka (personel yardımcı olur size) ve 8-10 tane raf çivisi alın ve askı kısmını da bölüp raf yapın. Bu geniş raflara uyku setleri, alt bezleri, artık olmayan kıyafetlerin hurçları, artık kullanılmayan cihazlar gibi hacimli malzemeleri de koyarsınız ve evinizde yer açılır. Rafları takmasını usta gibi birinden isterseniz her kenara 2şer çivi ile rafı oturtur. Siz en az 3 er tane raf çivisi kullanın veya kullandırın. Sağlam olsun. Demonte dolaplar çok çabuk esner ve o raflar yerinden kurtuluverir. Üstelik o raflara koyacağınız malzemeler göründüklerinden ağır olacak.






Her yerde bulabileceğiniz ucuz ve faydalı bir model örneği. Çekmece, raf ve bölünmesi kolay askı alanıyla oldukça maliyet etkin bir model. Pek çok markada bol ve ucuza bulunabilir.


            



 bu malzemelerle askılık bölümünü bölebilirsiniz. 1 adet çekiç yeterli.





Yeriniz müsaitse daha çok yeri olan başka bir model. Çekmece rafın, raf çekmecenin yerini tutmadığı için her ikisinden de olan modelleri seçin.



Yeriniz varsa daha daha iyi bir model ama daha çok askı alanını bölmeniz gerek. Daha çok işçilik ister. Emin olun hiçbiri fazla değil. Kısa zamanda dolacak.



bebek beslenme mama ısıtıcı sterilizatör ne işe yarar nasıl seçilir seçimi nasıl yapılır marka karşılaştırma farkları nelerdir nelere dikkat edilmeli


Bebek beslenme gereçleri:

Tek tek yazmak uzun olacağından bazı konuları birleştirip yazıyorum. Bebek beslenme birbiriyle bağlı ve tek tek çok kısa kalacak birkaç konunun bir araya gelmiş hali. Zaten buradaki malzemeleri genelde internet alışverişlerinde bu başlık altında bulacaksınız.


Sterilizatör:

Adına bakmayın. Medikal anlamda sterilizasyon sağlayan bir şey değil. Yani tek kullanımlık bir malzemeyi bu cihazda sterilize edip kullanmaya kalkmayın. Bu cihazın amacı bebek küçükken henüz hazır olmadığı, her yerde kolay bulunan mikroplardan onu korumaktır.  Bakteri ve virüslere karşı mantarlara karşı olduğundan daha etkilidir. Ancak bir insanın sistemik mantar enfeksiyonu yaşaması çok zor olduğu için sorun yoktur. mantardan asıl korumanız gereken şey giysilerdir bunun da en iyi çaresi ütülemektir.

Sterilizatör verem hariç insandan insana ağız yoluyla (dolayısıyla emzik gibi malzemelerden) bulaşan ve yerde, biberon yüzeyi gibi hassas noktalarda, kıyafetlerde bulunan pek çok mikrobun tamamen ölmesini veya hastalık yapabilme kapasitesini çok çok azaltan bir cihazdır. Yaptığı iş aslen dezenfeksiyondur ancak hem pek çok kişi farkı bilmediğinde hem de sterilizasyon kelimesi insanlara daha cazip geldiğinden bu isim verilmiş. Dedenizin sondasını sterilize etmeye falan kalkmayın.

Pek çok kişiden ilk duyacağınız cümle canım ne gerek var. 5 dakika kaynat olsun bitsin olacaktır. Doğru bu cihazın yaptığı işin karşılığı 5 dakika kaynatmak. O zaman bu cihazın faydası ne?

Her şeyden önce sterilizatörler buharla çalışır. 1 gram buharın mikrop öldürücülüğü 1 gram 100 derece sudan tam 3 kat daha fazladır. Yani daha etkilidir. İkincisi 5 dakika kaynatmak demek temizlenecek malzemeyi suya koyup altını yakıp 5 dakika sonra çıkarmak demek değildir. Su kaynadıktan sonra 5 dakika demektir. Hem zaman hem de maddi açıdan kaynatma pahalıdır. Sterilizatör marka ve modeline göre 5-10 dakika arasında çalışır ve her bir çalışmasının maliyeti 2014 fiyatıyla 4 kuruş civarıdır. Ortam sıcaklığı, bulunulan yerdeki elektrik bedeli ve cihaz durumuna göre 3,5-4,5 kuruş arasında değişir. Ne tüpgazda ne doğalgazda ne de elektrikli ocakta bu fiyata inmeniz mümkün değildir. Daha az dezenfeksiyon için daha fazla para ödemeye gerek var mı? Üstelik kaynatmada ateşle temas görece daha yakın olduğu için malzemenin daha çabuk eskimesi de söz konusudur. Üstelik 6 tane biberonu parçalarıyla beraber kaynatmak bazen mümkün olmaz ancak bu sterilizatörle mümkündür. Sterilizatör bu nedenle gereklidir.

Sterilizatör alacağınızda karşınıza iki çeşit çıkar, elektrikli ve mikrodalga. Mikrodalga sterilizatörü çok ucuzdur kanmayın. İçinde mikrodalga falan yok. Düz kapaklı tepsidir. Siz kendi evinizdeki mikrodalgaya koyup sterilizatörün içindeki suyu kaynatıp sterilize edersiniz. Bu modellerden uzak durun. Her mikrodalga fırının iç hacmi farklıdır uyum sorunu yaşarsınız. Güçleri de farklıdır tam verim alamayabilirsiniz. Ayrıca mikrodalga dengeli ısıtma yapmaz bu nedenle ayar hatalarında verim kaybı çok fazladır. Son olarak ekonomik değildir. Satıcıların size anlattığı gibi taşınması kolay falan da değildir. Gittiğiniz her yerde aynı mikrodalga var mı ya da mikrodalga var mı?

Sterilizatör alacağınızda en az 4-5 biberonu parçalarıyla birlikte alacak büyüklükte bir şey alın. Tek biberonluklarla aynı elektriği harcarsınız ama aynı anda daha çok malzeme sterilize edersiniz. Büyük iyidir. Özellikle çalışan kişiler çok fazla malzemeyle boğuşacak. Ayrıca aynı biberonu gün içinde tekrar kullanacaksanız ve görünür kaba kir yoksa biberonu sadece sudan geçirip sterilize edebilirsiniz. Bu özellikle dış yardımı olmayanlar için büyük nimettir. Sterilizatör mikrobu öldürür ve kaba kirlerin bir kısmını da su buharı uzaklaştırır. Evet yağ kalıntıları biberon iç yüzeyinde kalır ama hem yağda mikrop üremesi zordur hem de sterilizatör oluşanları da öldürür. Daha seyrek bulaşık daha çok zaman.

Size hem biberon ısıtıcı hem sterilizatör kombine cihaz satmaya kalkabilirler. Büyük sterilizatörün yerini tutmaz. Fiyata bakıp aldanmayın kullanırken daha pahalıya gelir.

İçine kaynatılıp soğutulmuş su koyun. Kireç ısıtma gücünü düşürebilir. Çalışma mantığı ketıl/ani su ısıtıcısıyla benzer olduğundan kireç iyi bir şey değil. Şişe su bile kullansanız kaynatıp soğutun ki şişe suya gerek yok. İçilmeyecek kireç azalsın yeter.,

Sterilizatörden çıkardığınız malzemeyi hemen o birkaç saat içinde kullanmayacaksanız kurulayın. Nemli bırakılan biberon koku yapar. Yapıldığı malzemenin ne olduğunun önemi yok. 250 ml lik biberonları kuruturken uzun saplı bir tahta kaşık kullanabilirsiniz. Metal biberonu çizer. Tekrar edelim: çizik kötü bir şeydir.


Biberon ısıtıcı:

Bir cezveye suyu koy içine de biberonu koy o ısınırken biberonu da ısıtır, bunlar hep para tuzağı. Evet doğru. Peki doğru ısı için ne yapacaksınız biberonun içine derece mi sokacaksınız? Ayrıca sterilizatörde bahsettiğimiz gibi cezve bedavaya mı ısınıyor?

Eğer biberon ısıtıcıyı sadece biberon ısıtacağınız zaman açıyorsanız hızlı bir ısıtma olmaz doğru ancak daha güvenilir bir sıcaklık ayarı olur. Ancak çocuk süt değil mama ile besleniyorsa veya gün içinde sık sık mama takviyesi yapıyorsanız mama ısıtıcısını açık tutun ve kaynatılıp soğutulmuş su dolu bir biberonu hep ısıtıcının içinde bırakın. Hazır mamalık su ve dörtte biri kadar zamanda mama hazır. Daha az ağlayan bebek. Emin olun gece o süre geçmek bilmiyor.

Su ısıtıcılı bir biberon ısıtıcısı ortalama 200 w elektrik tüketir ve ortam durumuna göre değişmekle birlikte günlüğü 15-25 kuruş arasıdır (2014 toroslar edaş fiyatıyla. günde ortalama 0,6-1 kw). Çok ucuz değil ancak emin olun cezve de daha ucuz değil. Bir de gece 3 te su ısıttıktan sonra altını kapatmayı unutacağınız ocaklar olacak.

Isıtıcıyı açtınız, biberonu ( veya kavanoz mamayı) koydunuz. Bir süre sonra ışık söndü. Hemen biberonu almayın. Isınan ısıtıcının suyudur. Biberon değil. O ışığın 2-3 defa yanıp sönmesini bekleyin. Evet kısa değil ancak cezve de aynı zaman ve fazla ısıtma riski var. Bunda yok. Unutmam derseniz ayarı arttırarak süreyi kısaltmak mümkün.

Buharlı ısıtıcılar piyasada mevcut ve çok daha hızlı ısıtıyorlar. Ancak bazı dezavantajları var. Öncelikle ilk su ve ısı ayarı iyi yapılmazsa yetersiz ısıtma veya fazla ısıtma mümkün. İkincisi anlık kullanılırlar. Yani biberonu içine bırakayım da sıcak tutsun fonksiyonları yoktur. Kavanoz mama veya soğuk malzemede (donmuş anne sütü) içi ısınmadan dışı ısıtabilir. Hızlıdır ama tadı bozabilir. Ben kişisel olarak tavsiye etmiyorum. Sıcak sulular daha efektif geldi bana.


Sık sık suyunu kontrol edin. Suları sürekli azalır. Sıcak sulularda suyun azalması sadece ısıtmayı geciktirir. Ancak buharlılarda eksik su cihazı bozabilir. Arada bir tamamen boşaltıp yeniden temiz su koyun.  Kaynatılıp soğutulmuş su tercih edilir.


İçi içme suyu dolu emziksiz cam biberon. Hazır mama suyu.

 

Uygun ayar düğmesi ile gerekli sıcaklık ayarlanabilir.

 

İçine su koymayı unutmayın. Ayrıca kavanoz mama alabilecek kadar geniş olması iyi olur.


Termos:

Mecbursunuz bir gün dışarı çıkacaksınız. Ancak bebek biz şimdi dışarıdayız ben acıkmayayım veya susamayayım demez. Şimdi ısıtamayız ortam sıcaklığı neyse o sıcaklıkta içeyim de demez. Bu durumda ısıtılmış süt, mama ve içmek için uygun sıcaklıkta su gibi beslenme malzemelerini uygun sıcaklıkta saklamak için ihtiyaç duyacağınız kalem termosdur. En iyisini aramayın bulamazsınız. Hepsi Uzakdoğu. İç kaplaması cam, plastik veya çelik olabilir. Haliyle çelik olanı alın. Cam kırılabilir ve kesinlikle kırılır. Plastikse çok kolay yosunlanır, zor temizlenir ve kolay mikrop ürer. Üstelik ne kadar yok olmaz dense de içinde sakladığı sıvıya kimyasal madde verebilir. Çelik zor çizilir, kolay yıkanır, darbelere çok dayanıklıdır (defalarca yere düşecek) ve daha sıhhidir (hijyenik). Cam termosların kaliteli olanları vakumludur ve 2 güne kadar ısı koruması yapar ancak 2 gün eve uğramadan nereyi gezebileceksiniz. Çelik alın. Ayrıca çelik termoslarda en iyi ile orta arasındaki fark diğer çeşitlerdeki kadar değildir. Büyük marketlerden ucuz ve güvenilir alternatif bulma şansınız da var. Size plastik daha hafif olur diyeceklerdir doğrudur ancak çelik termos dökme demir değildir. O da oldukça hafiftir.

İçi plastik ama PES malzeme çok sağlıklı ve dayanıklıdır diyen satıcı çıkacaktır. Doğrudur ancak o malzemeler çelikten birkaç kat daha pahalıdır. Birkaç gram hafif olmak için değecek bir bedel değil.

Termos konusunda 2 tavsiyem olur. Birincisi termosun plastik aksamı eskidiği zaman (renk atması, çatlama,çizilme, prüz oluşumu) termosu değiştirin. Çelik kısmı sağlam kalsa da her şey çelik yapılamaz ve kalan malzemenin ömrü bitiyor demektir. Genelde ortalama bir kullanımla 2 yıl kadar dayanır ve bu ihtiyacınızı rahat rahat görür.

İkinci tavsiyem en az 2 tane termos alın. Biri 40 derecede mama suyu veya süt koymak için. Diğeri de kaynar su koymanız için. Her yere sterilizatör taşıma şansı olmayacağından aynı biberonu kullanacağınızda içini ve emziğini temizlemek veya benzeri bir orta düzey temizlik için gerekli olur. Ayrıca bu kaynamış suyu bebeğin kullanacağı suyla aynı sudan hazırlarsanız 40 derecelik termos boşaldığında veya soğuduğunda buradan takviye yapabilirsiniz veya soğuk havada soğumuş bir kavanoz mamayı ısıtabilirisniz.

Hacim olarak genelde 330 ml likleri tavsiye derler ancak bence 500 ml (0.5lt) alın. 2. aydan itibaren bebeğin içeceği miktar artacağından 330 yeterli gelmeyebilir. Yolda kalmaktansa tedbir iyidir. Ben hem 750 hem 500 ml lik iki tane su termosu aldım. 3-4 saatten uzun süre dışarıda kalacaksak 750yi alıyorum. Kaynar su için de bir tane 500 ml lik var. Genelde kaynar için 500 yetiyor.


Süt sağım pompası:

Hemen her annenin ihtiyaç duyacağı bir üründür. Çalışan anneler sütü sağıp vermek zorunda kalır. Ev hanımı anneler için de gereklidir çünkü bebek ilk zamanlar emmeyi beceremeyip meme başına çok hasar verir ve her yeni annenin sütü olsa da emziremediği dönemler olur. O zaman sağar verirsiniz. Ayrıca sütü ne kadar sık memeden uzaklaştırırsanız süt üretimi o kadar artar. Bu nedenle süt gelsin diye çocuğun emme sıklığından daha fazla süt sağımı yapmanız bebeğin beslenmesi için de iyi olacaktır. Bize gerekmez diye düşünmeyin.

Alınabilecek pompalar manuel ve elektrikli olarak ikiye ayrılır. Manuel pompalar da manuel pompa ve tirle olarak ikiye ayrılır. Manuel pompa adı üstünde el gücüyle sağma işlemi yapan elektrikli veya elektronik parça içermeyen basit, bu nedenle daha ucuz araçlardır. Ucuz olmak dışında pek bir avantajları yoktur. Çok acıtırlar. Uzun ömürlü olmak gibi bir faydaları yok. Sıhhi olmaları için tüm parçalar plastiktir ve onlarda kolay kırılır bozulurlar. Verimleri düşüktür. Bende hem manuel hem de elektrikli vardı. Manuelin sağamadığı yerde elektrikli bir o kadar daha süt çıkarırdı.

Tirle sadece cam veya plastik bir huninin sonuna eklenmiş puardan ibarettir. 1960ların teknolojisidir. Basit olmaktan bile ötedir. Asıl icad edilme nedeni meme başını dışarı çekip bebeğin emmesini kolaylaştırmaktır. Ancak 1980lerdeki ithalatın serbestleşmesiyle birlikte hayatımıza giren bu aleti bizim üst kuşaklarımız süt sağımı için de kullandı ve öylece kaldı. Manuel pompa kadar bile faydalı değildir. Sıhhi değildir. Sıradan kauçuk puarın içine bile süt girer. Üstelik kırılma riski mevcuttur. Plastik olanlarında da çok kolay mikrop ürer ve malzeme özelliğini hızla kaybeder. Tuhaf şekil ve boyutlarda olduklarından sterilizatöre girmezler, fırçanın ulaşamadığı çok yer olur. Kısacası sadece fazlaca ucuzdurlar. Başka bir anlamları yoktur.

Elektrikliler geniş bir yelpazede bulunabilirler. Önceki alternatiflere göre daha faydalı ve verimlidirler. Özellikle günümüzde elektronik olanlar bebek emmesini taklit etme gibi özelliklerle hem çok rahat hem daha etkili sağım yapabiliyor. Paraya kıyın ve ortalama da olsa elektrikli alın.

Elektrikli alırken şunlara dikkat edin:

  • Motor bölümüyle emme bölümü ayrı olsun. Hem temizlikleri kolay olur hem de pompa ile aranızda denge sağlayan başka mekanizmaların olması iyidir. Biraz daha büyük olurlar ancak toplam kullanım kolaylığı açısından baktığınızda fazla bir fark olmaz. Motoru sağım yeriyle bütünleşik olanların geneli güçlü emmeye sahiptir ancak bazen acıtacak kadar güçlü oluyorlar. Üstelik sadece plastik bir sağım aparatı yerine motor ve pillerin ağırlığını da taşırsınız. Başlarken sorun olmayan o pil ağırlığı 10-15 dakika sonra kolunuzu çok yorar ve sağım işi günlük eziyet kotanız haline dönüşür.


Yandaki ağırlığı sağım yaparken taşımak istemezsiniz. Disk ve enjektör paketi markayı örtmek için kullanıldı. Özel bir amacı yok.

  • Pilli ve adaptörlü modellerden almaya çalışın. Şarjlı alacaksanız gerektiğinde kendi adaptörüyle direk çalışıp çalışmadığını sorun. Şarj edilebilen bataryaların gücü zamanla azalır ve şarj etmeyi unutursanız tüm sağım işi durur. Çalışan biri için öğlen saatinde sağım yaparken zaman çok önemli olur. Bunun yanında şarj edilebilir bataryanın ömrü bittiğinde servise muhtaçsınız ancak pillilerde sadece pil değişirsiniz. Çok isterseniz şarj edilebilir pil ve şarj aleti alın. Kendiniz evde şarj edin. Şarj etmeyi unutursanız pil bulmak şarj ünitesi bulmaktan daha kolaydır.
  • Sağma makinasının memeye temas eden kısmının ayrı bir silikon kaplama olmasına dikkat edin. Plastik çok acıtır. Yanılıp şaşıp aldıysanız tam daire şeklinde emzirme meme koruyucu alın ve onu araya koyun. Daha rahat edersiniz.






  • Memeye temas eden kısmın düz olması yerine baloncuk gibi keskin olmayan yuvarlatılmış yüzey prüzleri olması veya aynı şekilde keskin olmayan kanallar içermesi iyi olur. Sağım sırasında memeye masaj olur ve acı bir hayli azalır.
  • Direk emme yapan makineler yerine hızı yavaşça arttıran programlara sahip (masaj özelliği diye de geçer) cihazlardan almanız daha iyi olur. Direk emme çok acı verebilir. Manuel olarakl isteğinize göre hızını arttırabileceğiniz tuşları da varsa tercih edin. Zaman darlığında paket programı iptal edip kendiniz sağımı yönetirsiniz. Elektronik özelliklilerin çoğunda bu var.
  • Cihazın süt toplama kısmının başka markalarla uyumlu olup olmadığını kontrol edin. Örneğin mamajoo aventle direk uyumlu diye onu tercih ettim çünkü diğer markanın ne ağız çapı ne de sıkma yivleri başka markalarla uyumlu olmadığı için sağdığınızı başka biberon veya poşete dökmeniz gerekiyordu. Her transfer kayıp demek. Ayrıca bir gün o toplama yeri kullanılamaz hale gelirse ne yapacaksınız. (bkz ilk resim)
  • İmkanınız varsa çift emme uçlulardan alın. Hem daha kısa sürede sağım bitiyor hem de daha çok süt üretimi sağladıkları söyleniyor. Süt üretimini denemdim ancak bendeki tek ağızlı ve her sağım yarım saate yakın sürüyor. Biraz pahalılar.
  • Her markanın her ürünü iyi diye bir şey yok. Örneğin kraftın karyola, oyun parkı, araba gibi ürünleri çok çok iyiyken sağım cihazından çok fazla şikayet geldiğini duydum. Bu konuda söz sahibi marka ve ürünleri araştırın. Maliyet her zaman önemlidir ancak yakın fiyatlı ürünler arasında tercih yaparken bunu göz önünde bulundurun. Örneğin lansinoh sadece emzirme ürünleri üzerine çalıştığı için cihazının fiyatına göre iyi olduğu söylendi. Denemedim. Duyduğum bu. Ancak benimde yakın fiyatlı 3 ürün içinden mamajooyu tercih etmemdeki etkenlerden biri de buydu. İşi mama ve emzirme olan bir firmaydı.
  • Alacağınız yerde cihazı çalıştırın ve sesi dinleyin. Hatta birkaç cihazın sesini karşılaştırın. Zamanla çok sinir bozucu olabiliyorlar. Ayrıca çalışan anneler için işyerinde herkese ben süt sağıyorum diye ilan etmenin gereği yok.
  • Motor kısmıyla emme alanı arasında diyafram gibi ikinci bir mekanizma olması tercih sebebi olsun. Motor bir sebepten fazla çalışsa da o ikinci mekanizma sizi koruyan bir sigorta gibi davranır. Biraz vakum kaybı olur ancak firma motoru büyüterek onu halletmiştir herhalde.


Motor diyaframın içindeki havayı vakumlar. Diyafram da sistemin içindeki havayı. Diyaframın hacmi bellidir ve motor fazla da çalışsa tavan vakum aynı kalır.


  • Emme gücü kademesi daha fazla olan ürünü tercih edin. 3 kademe ile 5 kademe arasında rahatlık açısından çok fark var. 5 kademeli cihaz daha güçlü demek değildir ancak daha ince ayar yapabilirsiniz demektir ve acıyan bir memede daha ortalama güçte kullanım mümkündür. Seçeneğiniz daha çok olur.
  • En iyi marka olarak medela tavsiye edildi ama param olup da kullanamadım. Yorum yapamayacağım.


Süt saklama malzemesi:

Sütü sağdınız. Nerede saklanacak. Özellikle çakışan anneler için gereklidir ancak her evde bulunmalı çünkü anne süte geçen bir ilaç kullanmak zorunda kalırsa diye bir miktar sütünü saklarsa iyi olur. Yarı süt yarı mama bir süre idare edilebilir böylece.

Sağım malzemeleri genelde poşet şeklinde. Düzgün markalarda bulunan bir kalem olduğundan kalitesine dikkat edin dememe çok gerek yok. En dikkat etmeniz gereken konu o poşete sıvı döküp, o poşetten başka yere sıvı dökmek ne kadar kolay ve ne kadar kayıp oluyor diye bir bakın. Kolay ve az kayıp olanı tercih edin. Ayrıca kapatma mekanizmasının güvenilirliğine bakın. Çeşit çok ve maalesef hepsinin avantajı kadar dezavantajı da var. Ben milkwayin ağzı kapaklı modeli aldım. Kapak çok sağlam bir saklama sağlıyor. Ayrıca gerektiğinde dar ağız biberon ağzı takarak kullan at biberon olarak da kullanırım dedim. Kullandım da. Kolaylık oluyor. Ancak benim velet dar ağızların memesini kullanmamakta diretti. Ayrıca kapak bağlantı yerinde çok fazla kalıntı oluyordu. Yani eğer süt saklasaydık her poşette en az 10 ml kayıp olacaktı. Az gibi görünebilir ama o sütün yeri geliyor her damlası altın gibi kıymetli oluyor.

Aklınız yatan bir model poşetten evinizde 10 tane kadar her şeye rağmen bulundurun. Dondurucuda hala çok daha avantajlı. Fazla bir yer de kaplamadıkları için evde durmalarının size bir zararı yok. Ancak çok fazla saklamayacağım 1-2 gün içinde tüketeceğim diyorsanız sağım cihazınızın uyumlu olduğu veya sizin kullandığınız biberondan (idealde ikisi aynı olur) fazlaca alın ve sağım/ saklama işini direk biberonda yapın. Ben öyle yaptım. Direk dolaptan çıkarıp ısıtıcıya koyun ve direk verin. Bebek de yadırgamaz.


Meme koruyucu:

Emziren hemen her annenin meme acısı çektiği bir dönem vardır. Bu dönem genelde emzirmenin ilk günlerine denk gelir. Ama herhangi bir zamanda da ortaya çıkabilir. Bu durumlar için meme başını koruyacak esnek silikondan bir ara perde kullanmanız çok faydalı olur. Anne çok rahatlar.

Piyasada çeşit çok. Ucuz pahalı türlü malzeme var. Tavsiyem kelebek gibi iki yanı kanat şeklinde geniş iki yanı açık modelleri tercih edin. Bebek aynı zamanda annenin memesine hem temas eder hem onun kokusunu alır ve çok az yabancılık çekerek emmeye devam eder. Tam yuvarlak olanlar bebek temasını engellediği için çok fazla direnişle karşılaşabilirisiniz. Ayrıca silikon anne memesi kadar yumuşak olmadığından bebeğin burnu ve temas eden yüzü hem rahatsız olur hem de terler. Bir başka direniş sebebi.

İlk hazırlıkta bir çift küçük başlı bulundurursanız iyi olur. İhtiyaç olursa sayıyı arttırırsınız. Bazı markalar zaten küçük bazılarında 2-3 boy var. Bütçenize göre markaları araştırın artık. Wee küçük ama tam yuvarlak. Bebe dor tek tip ve büyük. Ben küçüğü var diye avent aldım. 2 hafta sonra da büyüğü gerekti. Küçükte rahat etmekle birlikte büyüğü de emebiliyorlar. Bebek prematüre veya 3 kg’nin altında değilse biraz zorlanarak da olsa büyükleri kullanabiliyorlar. Bütçenize göre takılın. Tavsiyem çok fazla almayın. Sadece sudan geçirilerek birkaç defa kullanılabiliyorlar. Eşim titiz olduğu için her seferinde sterilizatöre soktum. Bu nedenle 5-6 çift aldım. Şimdi ikinciye kullanırız artık diyerek kaldırdık. Az yer kaplıyor. Ama masraf işte


Tam yuvarlak koruyucu.



İnce ve kalın uçlu kelebek (kenarsız).


Pistonlu enjektör:

Bak yemezsen inne yaparım diye tehdit etmek için değil. İlk günlerde süt yetmezse mama vermek için enjektör kullanacaksınız. Bazı ekoller çocuğa ilk başta biberon verilirse çocuğun emmeyeceğine inanıyor. Bazıları da aralarında bir orantı olmadığına. Bu nedenle biberon konusunda da 30 cc biberondan 2 tane götürün dedim. Bence aralarında bir orantı yok. Üstelik enjektörle mama vermek çok kolay değil. Ancak siz ikisinden de bulundurun. Bebeğin emme refleksi çok geç gelirse enjektör hala elzem. Hangisiyle başlayacağınızı doktorunuza sorun.

Ayrıca o bebeğe mama harici türlü türlü ey vermek zorunda kalacaksınız. İlaç, şurup, destek…vb. bebeğin kullanacağı ölçekler genelde 1-2 mililitre düzeyinde olduğu için hem pek çok ölçekte bu miktarı ayarlamak zordur hem de kayıp çok olur. Çay kaşığı tarzı klasiklerin de zannedilenin aksine standart ölçüleri yoktur.

Pistonlu enjektör nedir ve neden pistonlu? Enjektörün içindeki sıvıyı ittirmeye yarayan kolun uç kısmına bakın. Siyah lastik varsa o contalı enjektördür. Yoksa pistonludur. Contalının bir zararı olmaz ancak sterilizasyonu em çok zordur, hem düzeyi düşüktür hem de kolaylıkla conta özelliğini kaybeder. Pistonlu 10-15 kere sterilizatöre girebilir. Ama enjektör tek kullanımlık zarar vermesin demeyin. Bebeğe iğne yapmayacaksınız. Sadece ağzına sıvı verilecek. Alternatifleri lan çay kaşığı veya plastik çin yapımı ölçekten daha sıhhi olacağına emin olun. Tek sorun pistonlu enjektörler enjeksiyonda pek tercih edilmediğinde bulmanız zor olabilir. Bulduğunuzda 20-25 tane kadar alın. İğneleri kullanmayacaksınız atabilirsiniz. Kapak niyetine de kullanabilirsiniz ama çok efektif değiller. Ağızları yukarı gelecek şekilde saklarsanız içlerindeki akmaz.

pistonlu enjektör. siyah lastik yok


contalı enjektör. siyah lastik var



Mama:

Sütünüz ilk günlerde gelmeyebilir, gelen süt bir süre yetersiz kalabilir, hastanede emzirmenizi engelleyecek bir şey yaşanabilir veya akla gelmedik türlü vaka emzirmenize kısa süre de olsa engel olabilir. Bebek gelmeden önce bir kutu mama alın ve hastaneye yanınızda götürün. Genelde hastanelerde mama olur ama olmayabilirde. Üstelik pek çok hastane (özellikle devlet hastaneleri) mamayı ihale ile alır. Yani en iyi fiyatı veren alınır. İçerik çok aranmaz.

İlk mamanızı teneke kutuda alın. Daha sonra mamaya devam etmeniz gerekirse karton kutu alıp içine boşaltabilirsiniz. Daha ucuza gelir.

Sürekli mama kullanmak zorunda kalırsanız ve kutu mamayı tenekeye boşaltacaksanız en az 2 tane tenekeniz olsun. Mama bittiğinde teneke kutuyu (veya ne kullanıyorsanız onu) yıkayıp tamamen kurutmadan üzerine yeni mama eklemeyin. Dipte köşelerde kalan ve asla kaşıkla veya başka birşeyle alınamayan ve alınamayacak lan mama kalıntıları hem bozulur ve diğer taze mamayı bozar hem de kısa sürede mikrop yuvası haline gelir.

Kurutulmamış kapta mama saklamakta aynı şekilde hem bozulmayı hızlandırır hem de mikrop üreme süresini birkaç kar arttırır. Normalde mama açıldıktan sonra 3-4 hafta dayanabilirken iyi kurutulmamış kapta bu süre birkaç güne düşer.

Hangi mama sorusuna cevap vermeye çok gönüllü değilim. Sebebi herkesin kafasına göre bir şey söyleyecek olması ve mama konusu kazançlı bir konu olduğundan tavsiyeme çok çamur atılacak olması. Doktorlar bile ama bilerek ama sadece ağız alışkanlıklarına ters geldiği için verilen tavsiyelere doğru olmayan tepkiler verebilirler.

Baba olarak çocuğuma en iyi ve en zararsız/faydalı olanı seçmek istedim ve mamaları araştırdım. Şampuanlarda yaptığım gibi kendimin önceden denemesi gibi bir durum söz konusu değil. Bebek cildine benzer tepki veren doku bulabilirim ama sindirim sistemim 40 yıla yakındır çalışıyor ve pek çok şeyi öğrendi. Kendim deneyerek mamanın özelliklerini tespit etmem mümkün değildi. Çocuk doğunca da tek tek hepsini denemek anlamlı gelmedi. Hem çocuk deneme tahtası değil hem de her geçen hafta bebeğin vücut yapısı ve metabolizması farklı tepkiler verir.

İçerikleri üzerinden araştırdım. Mesleğim eczacılık. Şimdiki eğitimi bilmiyorum ancak benim eğitim gördüğüm yıllarda bir gıda mühendisi kadar olmasa da eğitimimiz besinler hakkında fikir sahibi olacak ve besinlerin biyokimya ile ilişkisini yorumlayacak kapsama sahipti. Bunları seçimlerimde biri kalkıp sen kimsin demesin diye yazdım.

Tercihimi hipp ten yana kullandım. Neden derseniz;

1-             İçerik malzemelerinin üretim ve kontrol aşamaları en takip edilebilir olan ve en çok içerik için organik sertifikasına sahip marka.

2-             Düzgün yapıda ve yeter miktarda lif içeriğine sahip. Lif miktarı bebeğin kakasının hacmini arttırır. Kaka hacmi yeterli olmazsa barsak çalışması gerektiğini anlayamaz ve dışkılama gerçekleşmez. Büyük insan için de aynı fenomen geçerlidir ancak bebek her şeyi daha yeni yeni öğrendiği için bu kural onlarda daha da önemlidir. Yeterli ve uygun yapıda (molekül zincir uzunluğu, sindirilebilirlik…vb özellikler) lif içeriği bu nedenle önemlidir. Sma ve smilac verdiğimde bebek kabız oldu. Birkaç günde bir büyük tuvaletini yapar hale geldi. Genel araştırmalarımda bazı tıbbi ekollerin 3 güne bazılarının 1 haftaya bazılarınınsa 10 güne kadar tolerans gösterdiğini öğrendim. Ancak bu toleransın nedeni bebeğin barsaklarının sindirimi öğrenmesinin zaman alacağı gerçeği kadar bebeğin barsak sitemine yapacağınız müdahalelerin potansiyel zararı ve fazla bir seçeneğin olmaması. Yani biraz da mecburiyetten tolerans gösteriliyor. O zaman bebeğin sindirim sistemini doğal metabolizma ile harekete geçirecek lif gibi bir sistem varsa neden bu kullanılmasın.

3-             Hipp mamasının içerdiği malzemelerin çok neredeyse tamamı organik tarımla elde edilen malzemeler. Sentetik malzemem yok denecek kadar az. Hatta bu koruyucu katkılar bile içermediğinden mamalar içinde en dayanıksız olanı. Bazı markalarda nükleotid ilaveli diye bir ibare var. Nükleotid DNA nın yapıtaşları olan biyo-molekül grubuna verilen ad. Ticari söyleme göre bebek büyürken hazır DNA hammaddesi verirsek hızlı büyüme sürecini daha rahat atlatır. Biyokimyasal olarak bakarsak bu maddeler zaten besinlerde bulunur ve ama bitkisel ama hayvansal kaynaklı olsun eğer gerçek besin maddesi kullandıysanız bunlara ihtiyacınız yoktur. En basit bitkinin püresinde bile bol miktarda bunlardan bulunur. Bu maddeleri ekledim dediğinde zaten içinde yetersiz miktarda olduğunu düşünmek yalan olmaz. Ayrıca nükleotidler doğada serbest halde bulunmaz. O zaman eklentiler laboratuarda yapılmış demektir. Bir şey laboratuarda yapılmışsa yeterince saf olmayabilir veya gerçek biyokimyasal yolak için yeterince uygun olmayabilir. Hormon yapılı pek çok maddenin ilaç olarak kullanılan laboratuarda yapılmış sentetik eşdeğerleri var ve bunların geneli farmakolojik olarak orijinal biyo yapımlar kadar etkili ve zararsız değil. Çünkü insan yapımı her şey orijinal metabolizma yapımı kadar iyi olmuyor. Daha da ötesi bugün gdo lu gıdalara insanlarca genetiği oynanmış diye savaş açar ve güvenmezken insan yapımı DNA yı elimizle bebeğe vermek de ne oluyor?

4-             İçeriğinde mantar yağı gibi daha hafif ve yakımı kolay malzemeler bulunurken diğer markaların çoğunda ayçiçeği yağı, kanola yağı gibi büyük insan için bile etkisi tartışmalı malzemeler ciddi yer kaplıyor. Hippte de ayçiçeği yağı var ancak miktarı düşük. Bir marka var. Keçi sütünden yapılıyormuş ve çok pahalı. İçeriğinde çok yüksek miktarda kanola ve ayçiçeği yağı var. Ucuzluğuyla ünlü ve kolay bozulup trans yağ oluşturan bu yağların bu kadar miktarda işi ne? Pahalı demek iyi demek değil.

5-             Pek çok markanın formülü neredeyse 50 yıldır aynı. 50 yıl önce bugün bilinenlerin çoğu bilinmiyordu.

6-             Soya lesitini yok. Gdo riski en yüksek malzeme bu.

7-             Saçma gelebilir ama metal kutusunu yıkarken fark ettim içe bakan metal çıkıntının yuvarlatıldığını fark ettim. Elimi kesmeyen belki de tek markaydı. Çok ayrıntı gelebilir ancak bu ayrıntı bile düşünülmüş dedim.

8-             Marka babamın oğlu değil. Sadece güven verdiğim için kullandım.

9-             Çok değil 20 yıl önce bile inek sütüne nişastalı ve pirinç unlu mamalarla çocuklar büyütülürdü. Kullanacağınız mama çocuğunuzu öldürmeyecek veya hasta etmeyecektir. Uzun vadede etkileri araştıran ve anlamlı sonuçlara sahip ciddi ve tarafsız bir çalışma bulamadım. Bu nedenle diğerleri zarar verir diyemem. Karar sizin benimki bir düşüncenin paylaşımı.


Mama kullanırken dikkat edilecekler:

1-      Kaynar suyla mama hazırlanmaz. İçerikteki maddelerin çoğu parçalanır ve mamanın özelliği kaybolur.

2-      Mamaların geneli koruyucu içermez ya da böyle iddia eder. Bu nedenle kaynatılıp soğutulmuş su kullanın.

3-      Sulandırılmış mamayı yazın 2, kışın 3 saat içinde kullanın. Kalanı atın. Çabuk bozulurlar. Bazı markalar buzdolabında 12 saate kadar kalabilir demiş ama ben güvenip yapmadım. Muhtemelen bunu yazan markalarda bunu yaparsanız bir sorunla karşılaşmazsınız. Ama bu cümle bana kalırsa aynı zamanda ne kadar sentetik olduğunu da gösterir.

4-      Aynıları süt için de geçerli; hazırlanmış mamayı buzdolabından çıkarıp kullanıp kalanı dolaba koymayın, hatta kullanmasanız da geri dolaba koymayın (tercihen mamaları dolaba koymayın). Farklı zamanlarda hazırlanmış 2 mamayı birleştirmeyin. İlk hazırlananı ilk kullanın. Hazırlanan mamanın ömrü mama ısıtıcısında yarı yarıya azalır. Çok sık ısı değişimi yaratmayın. Sürekli ısıtıcıdan çıkarıp kullanılmış mamayı soğudukça tekrar tekrar ısıtmayın. Çözülen mama çöker ve karın ağrısı yapar.

5-      Mamayı toz halinde saklarken güneş görmediğine emin olun. Kendi kutularının dışında bir kutuda saklayacaksanız ışık almayacak yapıda olduğundan emin olun.

6-      Mama değiştirilmez diye bir kaide yoktur.

7-      Bebekler mama seçebilir garip değildir çocuğa kızmayın.


Göğüs pedi:

Direk beslenmeyle ilgili değil ancak bebek beslenmesinin bir sonucu olan süt üretiminde çok ihtiyaç duyacaksınız. Göğüslerin süt üretim ve depolama merkezlerinin vana gibi bir mekanizmaları yoktur. Çıkış uçları büzülerek kısmi bir kapatma sağlar ancak emziren veya emzirme ihtimali olan bir annede süt daima sızar. Az veya çok sızan süt mutlaka dışarıdan görülecek kadar giysilerden belli olur. Ayrıca çok besleyici olan bu sütte kolayca bakteri ürer ve hem sütün kendi kokusu hem de bakterilerce çürütülen sütün kokusu insanın tadını kaçırır. Üstelik ben emziriyorum diye ortalıkta bağıra bağıra dolaşmak ne kadar anlamlıdır.

Ucuz pahalı pek çok türü var. Bebe dor çok ucuz ancak kalın (dışarıdan belli oluyor) ve disk çapı küçük. Daha ince olanların da fiyatları ona göre. Süt üretimi çoksa ciddi maliyetler çıkıyor. Biz evde kullanmaya bebe dor aldık dışarı için de lansinoh, avent ve promum denedik. Avent ve lansinoh da sıkıntı yaşamadık. Promum alerji yaptı. Tavsiyem saf ve doğal pamuk olanlarını kullanın. Sentetik pamuk ve elyaf alerji yapabiliyor. Kraftın jelli ultra incesi varmış hipoalerjik ama denemedim yorum yapamayacağım. Bir de yüzeyi tamamen düz olan pedler yerine kanallı veya yuvarlatılmış çıkıntıları olan modelleri tercih edin. Uzun saatlerde daha az rahatsız ediyorlar. Taşıyabilecekleri süt kapasiteleri ile ilgili bir standart bu yazıyı yazdığım yıllarda yoktu. Siz okurken böyle bir standart varsa ve süt üretiminiz fazlaysa yüksek kapasiteyi tercih edin. Dışarıda değiştirmesi zor bir malzeme.


Biberon tapası:

Biberon bölümünde anlatıp anlatmadığımı bilmiyorum ancak süt veya hazır sulandırılmış mama içeren biberonu çantanıza koyacaksanız emziğin sızdıracağını bilin. Nedense dar ağızlı biberonlarda bu tapa standartken geniş ağızlılarda hemen hiçbir markada mevcut değil. Mecbur dışarıdan alacaksınız. Çok basitler ancak ucuz değiller. Kampanyalı bulursanız acımayın ve sterilizatöre girebilir ibarelileri alın. Bazen ucuz markalar uyduruk malzeme ile üretiyor ve mamayla direk temas etmesine rağmen sterilizatöre koyamıyorsunuz. Kısaca işe yaramaz oluyorlar.


sadece bunun resmini bulabildim. mamajoo da da vardı



Katı meyve sıkacağı ve/veya cam rende:

4-6 aydan itibaren ufaktan ek gıdaya geçeceğinizde kullanacağınız malzemeler. Cam rende ucuz. Katı meyve sıkacağı da hem henüz kendini yiyemediği meyvelerin suyunu verebilmek hem de posaları emmesini sağlayabilmek için gerekli. Gücünüz yetiyorsa düzgün bir marka alın. Bir de 550 w ve üzeri bir motor gücünüz olsun. Haznesi arkada olanlarda hazne dolmasa bile posa sıkma diskine sıkışabiliyor. Alttan hazneli model bulursanız ve güçlü motoru varsa tercih edebilirsiniz.
büyük özellikleri ve kalite farkı yoktur.


Mama ısı ölçer:

Çok pahalıydılar almadım. Tabanca şeklinde olan alından temassız ateş ölçen cihazları mama ısısı ölçmek için satmaya kalkabilirler almayın. Hassasiyetleri çabuk bitiyor ve ayarları çabuk bozuluyor. Hastanede çok eskittik onlardan. Üstelik ucuz da değiller. En güvenlileri sıvıya çubuk sokulanlar ancak onlar da pahalı. Eski usül elinizle ölçün veya eczaneden çubuk (koltukaltı veya dilaltından ölçen) ateşölçer alın. Ucuzdurlar ancak çabuk bozulurlar bilginiz olsun. Manuel kaldıysa ondan da kullanabilirsiniz. İşiniz bitince durulamayı unutmayın.


Yemek seti-alıştırma bardağı:

El-göz koordinasyonu sağlandığında bebek kendi kendine su içmek ister. Biberon gibi ancak ağzına daha uygun suluk verirsiniz. Pahalı markalarda biberonun ucuna takılan farklı bir uçla sorun çözülür. Hemen almanıza gerek yok. Bu arada akıl gereği bu uçları plastik malzemeli biberonlara takın (PP veya pes). Cam kullanmayın hem ağır olur hem de kırılabilir.
pek çok geniş ağızlı biberonla uyumlu ve akıtmaz. ancak 1 yaşından sonra pipetli sistemler daha iyi.

Kendi yemeğini yemeye başladığında da kullanacağı kaşık ve tabakları olacak. Neden evdekileri vermiyoruz? Çünkü onlar ağır, keskin kenarları olan ve kırılabilir malzemeler. Metal kaşık da zararlı olabilecek kadar sert ve keskin köşeli. Çocuk için olanlar  kenarları yuvarlatılmış, kırılmaz yapıda ve kolay çizilmez olurlar. Kaşıkları da yumuşak ve yuvarlak köşeli olur. Tavsiyem bunları düzgün markalardan alın yoksa çabuk bozuluyorlar. Tabakları da geniş tabanlı ve az derinlikli alın. Zor devrilirler. Hiç devrilmeyen tabaklar varmış ama denemedim.

Ara geçiş için kaşıklı biberon kullanılabilir. Şişe kısmının altı elle itilen pistonlu yapıdadır. Kaşık kısmı da biberondan mamanın akacağı bir kanala sahip. İlk başta bir tane alın. Her bebek aynı şekilde kendi yemeye başlamıyor. İhtiyaca göre alırsınız. benimki hiç kullanmadı.

Emme refleksi geç gelen bebekler için de kaşıkla besleme yapılır. Zor bir işlemdir. Bildiğim kadarıyla bu iş için özel kaşıklı biberon var ancak piyasada pek bulunmuyorlar. Biraz aramanız gerekebilir. Pistonlu biberonun kaşığını biraz küçültüp kullanmayı deneyebilirsiniz. İyi kötü iş görüyor.


  Diş kaşıyıcı:

Kendi besin değil ama besin kadar sık kullanılacak. Çok fazla çeşidi var ve her bebek kendi seçiyor. Ne zaman gerek olacağı her bebekte farklı olabildiği için basit olanlardan bir tane alın. Zamanla duruma göre arttırırsınız. Kenarlarda plastik çapak, çıkıntı olmamasına dikkat edin ve mümkün olduğunca basit şeyler alın. Hem ağza sokuluyor (çok parça çok risk) hem de kolay kayboluyor.