11 Eylül 2014 Perşembe

yan yatma yastığı nedir ne işe yarar gerekli mi

Yan yatma yastığı:
                Sağlık sektörü ilginçtir. Bilimsel genel geçer ve ebedi bilgi sözü ağızlardan düşmez ancak her 10-15 yılda 1 uygulamalar kökten değişir. Benim doğduğum yıllarda bebeğin sırtüstü yatması tavsiye edilirmiş. 80lerin 2. Yarısı ile 90ların bir kısmında aman yüzüstü yatırın. Hem karnına baskı olur rahat gaz çıkarır hem de kusarsa boğulmaz dendi. Sonra 1 ara dizleri bükerek yüz üstü yatırın icadı çıktı. Bir süredir de yan yatırın uygulaması var. Mantıken ters bir tarafını görmediğim için uyguladım.
                İlk zamanlar normal yastık veya battaniyeyle destek yaparak yatırayım dedim olmadı. Bebekler çok küçükken bile çok güçlü oluyor. Bu yastıktan aldım. 1 ay kadar rahat ettim. Sonrasında velet kendi pozisyonunu seçmeye başladı ve asla yastıkta uyumamaya başladı. Sizinki de bir süre sonra kendine bir pozisyon beğeniyor ancak ilk ayda en azından yan yatması için bu yastıktan alabilirsiniz. Tavsiyem asimetrik olandan alın. Yüzünün baktığı tarafta daha küçük bir yastık olursa daha az bunalıyor. O küçük kısmı da bebeğin karnına koyarsanız kolay kolay kendini atamıyor.
                  



 bunlarda bazı bebekler sıkılıyor.

Bebeklerin zamanla sırtüstü yatarken de kullanabileceği bazı yastıklarda var. Kullanmadım ancak benim velete bakınca o yastıkta ya sıkılır ya da zaten onu aşmanın bir yolunu bulurlar diye düşünüyorum.

                Hep dediğim gibi her bebeğin huyu farklıdır. Bebekler malzeme seçer. Siz ilk başta ucuz olanı alın çünkü hareketli bir bebek kısa zamanda bunları kullanmayı bırakıyor ve kendi pozisyonunu seçiyor. Benimki 1 aylıkken yastığı bıraktı ve kendi yerinde sınırlarını öğrendi ve o sınırlar dışına çıkacak şekilde hareket etmiyor. Farklı yerde yatarken sınırları bilmediği için düşebileceği hareketleri yapıyor ancak yastık artık çare olmuyor.

bebek telsizi nedir alınırken nelere dikkat edilmeli nasıl seçilmeli hangisi alınmalı şarjlı şarjsız görüntülü görüntüsüz

Bebek telsizi:
                Aslında bebek güvenlikte anlatılması lazımdı ancak artık bebek alışverişinde demirbaş muamelesi gören bir kalem olduğundan ve çok farklı fiyatlara çok farklı çeşitler sunulan bir ürün başlığı olduğundan tek olarak ele aldım.
                Telsizin amacı bebeği kendi yatağında yatmaya alıştırdığınızda veya bebek gün içinde uyurken siz başka odalarda işinizi yapacağınız zaman bebeğin uyandığını anlamanız ve yanına gitmeniz içindir. Benzer şekilde bebek bir yerde uslu uslu oynarken siz mutfaktaysanız bebeğin ağladığını duyup yanına gitmenizi sağlar. Zaman kazandırır hareket imkanı kazandırır.
                Çeşit çok. Öncelikle pahalı ürünlerde başlayalım. Görüntülü yayın yapanlar: 2 ünite arasında yayın yapandan tutun internete veya akıllı telefona yayın yapanlara kadar envai çeşit mevcut. Hepsi de fiyatlı ürünler. Ben çok heveslendim ancak eşim mantığını benden iyi kullandı ve evde bakıcı yok neyi görüntülü izleyeceksin dedi. Haklıydı böylece bunları eledim. Çocuk evde yalnız kalacaksa, bakıcıya emanet edecekseniz ve içiniz rahat değilse özellikle büyük şehirlerde kullanımı anlamlı ancak iyi düşünün çünkü pahalılar. Ayrıca internete yayın yapanları hackleyip evinizi de gözleyebilirler. Ben görmedim ve duymadım ancak konu internetse her zaman varolan bir risktir. Kısmen büyümüş bir çocuğu da izleyebileceğinizi sanmayın o sizi yanıltmanın bir yolunu bulur. Ancak benim çocukluğum ankara’da geçti ve ilkokulda yarım gün evde tek başıma kalıyordum. Sizin de benzer bir sıkıntınız varsa evde bir aksilik olup olmadığını anlamak için kullanabilirsiniz. 2 ünite arasında görüntü aktaran ürünleri kullanmadım ancak çok tavsiye edemem. Herşeyden önce görüntü aktarımı çok enerji ister ve yüksek frekanslı yayın gerektirir. Bu yayınlar hem çok küçük alanlarla sınırlıdır hem de bataryanız hızla biter. Yani çocuk uyur veya oynarken komşuya geçeyim dediğinizde ya şarjınız dayanmaz ya da görüntü kaliteniz hemen bozulur. Aynı evin içinde görüntüye ne gerek var.
                Sadece ses iletimi yapan ürünler esas olarak 2 çeşit. Tek yönlü yayın yapanlar ve 2 yönlü yayın yapanlar. Yani bir kısmı sadece çocuğun sesi size getirir. Diğer kısmı sizin sesinizi de ona iletir. Ben 2 yönlü telsizden almadım. Kullanan arkadaşlarımdan biri çocuğun telsizden gelen sesten korktuğunu söyledi. Yani çocuk uyanıp mızıldarsa telsizden ninni söylerim geri uyur veya sakinler kısmı çok anlamlı değil. Bebeklerin algısı bizden farklıdır. Henüz duyuları tam gelişmediğinden mi yoksa hayatta kalma içgüdüsü çok güçlü olduğundan mı bilinmez tek bir duyuya göre  karar vermiyor ve sadece ses varlığı yeterli gelmiyor. Hatta benimki seslere tepki vermeye başladıktan sonra bile telefonu eller serbest moduna aldığımda ya ilgilenmedi ya da korktu. Kısacası arkadaşımın dediği gibi iki yönlü iletim o kadar da faydalı değil.
                Tek yönlü iletim yapanlar standart bir ailenin işini rahatlıkla görür. Ancak menzil kısmına dikkat edin. Üzerinde 200 metre menzilli, 500 metre menzilli gibi yazılar olacak. Kanmayın. O açık havada, düz ovada, rüzgarsız, bulutsuz ve başka telsiz iletimi olmayan yerlerde geçerli. Ben 200 metre menzilli switel diye bir marka aldım 90 metrekarelik evde bile çekmediği oldu. Üstelik adanada yani ince duvarlı evlerde.  İnternetten alıyorsanız uzun menzili tercih edin ancak unutmayın yerleşim alanında o menziller 10 hatta 20 de birine kadar iniyor. Tavsiyem görerek alın ve dükkanda deneyin. Gidebildiğiniz kadar uzağa giderek veya dükkanda farklı katlar varsa başka kata giderek menzili deneyin, gözünüzle görüp alın. Bebeği uyurken bırakıp komşuya çay içmeye gitmeyin ancak ev büyük olabilir, yakınında baz istasyonu olabilir, komşudan bir parça şeker almak gerekebilir, olur da olur. Fazla menzil göz çıkarmaz. Uzun menzilliyi tercih edin.
                Benzer şekilde dikkat edilmesi gereken diğer bir konu da şarjlı ünite alıp almamak. İki parçanın da şarjlı olduğu üniteler elektrik kesintilerinde iyi oluyor. Ancak hem fiyatları biraz daha pahalı hemde  şarj demek her yıl bozulacak şarj bölümü demek. Eğer sık ve uzun elektrik kesintisi yaşamıyorsanız veya yaşam alanınızda telsize bağımlı değilseniz iki ünitin şarjlı olması çok elzem değil. Benim bulunduğum ilçede elektrik en az hergün ve yer yer 1 saat gider. Ancak ev küçük ve genelde bebeği sık kontrol eden tipler olduğumuzdan buna ihtiyaç duymadık. Zaten bizimkinin sesi biraz uzun menzilli olduğundan telsizi de kısa zamanda kaldırdık.
                Sizin taşıyacağınız alıcı ünitenin şarj edilebilir seyyar olması iyi bir özellik. Cebinize koyup rahatça evin içinde işinizi yapabilirsiniz, odadan odaya gezebilirsiniz. Öbür türlü her oda değişiminde fişten çek diğer odada fişe tak, o fişin orda yer var yok başka fiş ara veya bir ücrada unut. Sıkıntı.
Şarj edilebilir bir malzeme aldığınız zaman şarj ünitesinin kalem pil veya ince kalem pil olmasına dikkat edin. Hem şarjlı pil ömrünü tamamladığında yenilemeniz kolaydır hem de ilgisiz bir zamanda şarj sorunu yaşadığınızda standart kalem pili takar devam edersiniz.

Her gün alınan bir şey değil. O nedenle 3-4 tane aldım şu marka şudur bu marka budur diyecek durumda değilim. Piyasada çeşit ve marka çok. Bütçenize ve daha önce anlattıklarımdan aklınıza yatanlara göre uygun bir şey alın. Paraya çok ihtiyacınız olacak. Bebek doğunca masraf bitmiyor. Araştırmanızı ve bütçenizi ona göre yapın. 

10 Eylül 2014 Çarşamba

kolik

Kolik:
                Kolik sancısı bebeğin yaklaşık 3. Haftasında başlayan ve duruma göre 1 yaşına kadar gidebilen kronik bir sancı türüdür. Her bebekte olmaz. Kolik sancıyı ayırt edecek ve kesin tanı sağlayacak bir yöntem, test hatta tarif de olmadığından bebeklerin ne kadarında kolik çıkar bilinmez. Ortalıkta bazı sayılar dolaşsa da 10 veletten biri, 3 çocuktan biri diye bu sayıların dayanakları çok sağlam değildir. Ayrıca kolik sancının ne kadar süreceği de aynı şekilde tam belli değildir. Her bebekte farklıdır.
                Elden geldiğince kolik tarifi yapalım. Gaz sancısına benzeyen ancak çok uzun süren ve gerçek sebebi tam bilinmeyen bir olaydır. Hastalık demeyeceğim. Büyüme sürecinin bir parçasıdır. Gaz sancısıyla sıklıkla karıştırılır ancak gaz sancıları belli alışkanlıklara sahiptir. Örneğin yemekten belli bir süre sonra gelir. Genelde pırt sesinden sonra kısmen de olsa bir rahatlama olur. Çok büyük kısmı bilinen gaz ilaçlarına cevap verir. Kolikse genelde çözümsüzdür, kafasına göre takılır ne zaman geleceği kestirilemez bazen de hiç gitmez ve pırt sesinde yaşayacağınız rahatlama ya çok azdır ya da hiç yoktur. Gaz sancısı gazdan olur kolik gaz veya başka bir sürü sebepten olabilir. Gaz genellikle sebep değil sonuçtur. Ayrıca gaz sancısı çeken bebekte kaka da genellikle sorunludur ancak kolikte gaz ve kaka bağımsızdır. Benim çocuk kolik sancısı çekip durdu ama kaka sorunu çok seyrek yaşadı. Kolik bir gün geldiği gibi gider. Bazen azalarak gider bazen de aniden gider. Gaz bir süre gaz çıkarıcılara muhtaç eder sonra azalarak biter.
                Olası kolik nedenleri:
                Kolik genel inanışa göre bebeğin bağırsaklarının uygun sindirim hareketi yapamamasından kaynaklanan bir olay olarak kabul edilir ancak bu ne kadar doğrudur tartışılır. Bağırsak hareketinin olmayışı veya eksikliği bir sorundur ancak olay sadece bu olsaydı sancı kaka ve gaz ataklarıyla sınırlı olurdu. Ayrıca kakanın da sorunlu olması beklenirdi. Ancak koliklerin büyük kısmında kaka-gaz ortak hareket etmez. Çok zor gaz çıkaran bir bebek kolaylıkla kaka yapabilir. Diğer yandan bebeğin bağırsaklarının asıl çalışma sorunu yaşadığı ilk 3 haftada sorun olmazken neden 20-25. Günler arasında ortaya çıkar. Ve en önemlisi neden aniden gelip aniden kaybolur. Bağırsaklar bir günde hareket etmeyi unuttu diyelim bir anda nasıl öğrenir.
                Teorik olarak kolik bağırsak hareketlerinin azlığı ya da olmayışı değil dengesizliği yüzünden oluyor. İnsanların sindirim sistemi özellikle bağırsaklar kendilerine has bir sinir sistemine sahiptirler. Yani hem insanın sinir sistemiyle doğru orantılıdırlar (sinirlenme midene vurur, bu ara çok tatsız tuvalet sorunu var, depresyon kabızlığı…) hem de bir anlamda kendi kendilerine düşünebilirler. Bebek ilk doğduğunda bu sistem henüz gelişmemiştir. Hem fizik olarak çok zayıftır hem de bebeğin bütün organları gibi ne iş yapacağını bilmez.
                İlk matriks filminde hapı alıp da kafayı bulduktan sonra kahramanımız uyandığında zenci amcayı karşısında bulur ve adam ona “bir süre hareket edemeyeceksin. Kaslarını yeniden yapılandırıyoruz. Daha önce onları hiç kullanmadın çünkü” der. Bebeğin durumu da budur. Doğarken bir sürü kas sinir organ ve sistemle doğar ama onların neye yaradığı hakkında bir fikri yoktur. üstelik anne karnında kullanmadığı için oldukça da zayıftırlar. Bebek ilk aylarda elinizi tutamıyorsa bu elinin zayıflığı yanında elini nasıl kullanacağını bilmemesi nedeniyledir.
                Ancak bebeğin doğar doğmaz enerjiye, yani yemeğe, yani sindirime ihtiyacı vardır. Bu nedenle bebeğin ilk doğumunda bağırsakları aynı bilgisayarın ilk açılışını sağlayan temel sistemler gibi çok temel ve basit bir refleksten ibaret bağırsak hareketi ve bun hareketi oluşturan bir çalışma sistemi vardır. Zamanla bağırsağın kendi sinir sistemi ve uyarılma mekanizmaları gelişir ancak tam anlamıyla kullanılmasını öğrenmesi zaman alır. Size çok saçma gelebilir ancak unutmayın bebek doğarken nefes almak dahil herşeyi öğrenmek zorundadır. En gelişmiş bilgisayar bile bir işletim sistemi olmadan bir işe yaramaz ve tamamen kullanışsızdır. Bilgisayara dvd ile yükleme yapabilirsiniz ancak bebeğin yanında bir dvd gelmez. O kendi geliştirir.
                Bu durumda bebeğin bağırsaklarında zaten doğumla birlikte gelen ve kendi başına çalışan bir otomatik sistem var. Üstelik bu sistem asla tamamen kaybolmaz ve ömür boyu var olmaya devam eder. Ardından yeni gelişen bir başka sistem vardır. Bu sistem hem nasıl çalışacağını bilmediği için bazen yanlış işler yapar hem de mevcut sistemle de çatışır. Kolik işte bu belirsizliğin yaşandığı zaman dilimidir. İlk doğumdan gelen sistem kaka ve gazı 3 hızında dışarı yönüne iterken (rakam farazidir) yeni gelişen sinir sistemi hem bunun 2 gücünde olması için çabalar hem de işini tam bilmediği için farketmeden ters yönde de çalışma için emir verir. Arada sindirim için gerekli enzimlerin salınması da gecikir veya yeterince sağlanamaz. Bu arada besinler bağırsakta daha uzun kalır, içerdeki bakteriler sindirimi sağlanamamış besinleri kendi kullanır ve bunun sonucu normalin çok üzerinde bir gaz çıkışı olur ve hareket yönü tam sağlanamadığı için gaz atılamaz. Kakanın gerek sertliği gerekse yarattığı uyaranın farklılığı gaza göre nispeten daha kolay atılmasını sağlarken adı üzerinde gaz olan diğer atık daha rahat hareket eder ve atılımı daha zordur. Bu nedenle kolikte gaz vardır ancak gaz çıkışıyla tüm sıkıntı bitmez. Bağırsakta deyim yerindeyse bir iç savaş vardır. Bu nedenle kolik sancısının iyileşmesi daha ani olur. Gaz çıkışını sağlayan etkenlerin geneli metaboliktir ve düzelmesi daha zordur ama koliğe neden olan bağırsak çalışmayı bilmiyor olayı daha çok fizyolojik bir olaydır ve görece daha kolay çözülür. Bebekler kolay öğrenir.
Kullanılabilecek ilaçlar:
                Herşeyden önce burada ilaç önermiyorum. Size tavsiye veya reçete yoluyla önerilecek ilaçların ne işe yaradığını anlatarak sizin içinde yüzeceğiniz bilinmezler denizini küçültmeye çalışıyorum. Büyük ihtimalle kullanacağınız ilaçlar bir işinize yaramayacak. Ancak o ağlamayı duydukça bir an kesilmesi için varınızı yoğunuzu ortaya koymaya hazır olacaksınız ve mutlaka birileri bundan yararlanacaktır. Hem neyi ne amaçla kullandığınızı bilin (böylece aynı mekanizmaya sahip başka bir şey daha verildiğinde kullanmaya gerek olup olmadığına karar verebilirsiniz) hem de ilaç işe yararsa aslında sorununuzun ne olduğunu bilin. Gerçek kolik ilaçla geçmez. Birgün kendi geçer. Eşimiz ablasının bir sözü vardır: kolik birgün kendiliğinden geçer ve o gün kullanıyor olduğun ilaç senin için en iyisidir. Yani kolik ilaçla sadece azalır geçmez ve herkesin iyi ilacı sizin için de faydalı olacak zannetmeyin.
                İlaç kullanmadan önce eğer mamayla beslenen bir çocuksa mamayı değiştirin. Mama sigara değil. Değiştirilmez diye bir kaide yok. Size doktor tavsiye etmiş olabilir ancak bu o mamanın en iyisi olduğu anlamına da gelmez o mamanın kanun olduğu anlamına da. Kaç doktor mamaların içeriğini tam işlevleriyle birlikte biliyor ve bunların olasılıklarını yorumlayarak mutlak bir neden sonuç ilişkisi içinde tavsiye ediyor tartışılır. Genel eğilim alışkanlık üzerinedir. Ayrıca doktorların geneli her çocuğa aynı mamayı önerir ancak her çocuğun toleransı ve ihtiyacı aynı değildir. Mama değiştirilebilir hatta ben kendi adıma arada farklı mamalar kullanılmasını öneriyorum. Çocuk farklı şeyleri sindirmeyi öğrensin. Ayrıca bebeler mama seçebilir. Her ne kadar yok dense de onların da bir tat duyusu vardır. Hem bebeğin sevdiği hem de sindiriminin rahat olacağı mamayı denemeden anlayamazsınız. Daha sonra mamalar için ayrı bir bölüm hazırlayacağım ancak şu an sadece mama tabu değildir değiştirebilirsiniz. Bebek gaz veya kolik tarzı sebepsiz ağrı çekiyorsa veya sindirimi sorunluysa mamayı değiştirmekle başlayın. En zararsız çaba budur. Anne sütünde direk diğer maddeler bakmanız gerekiyor.
Bio-gaia: Mikrop öldürücü sabun, steril hava, hijyene çok dikkat etmek, mikropsuz alan……vb. aynaya bakın ve kendinizi kandırdığınızı sesli olarak kendinize söyleyin. Bebek sadece doğduğu anda mikropsuzdur. (mikrop vardır ama çok azdır.) Bu arada mikrop dediğiniz şeyler aslında bakteri, mantar, protozoa (veya ilkel canlılar) ve virüs diye 4 ana aileden oluşan (diğer başlığı altında da canlılar vardır ama çok azı bizi ilgilendirir diye yer verilmedi) tek hücreli canlılara halk arasında verilen genel isimdir. Günlük hayatta çok büyük farkları yoktur ancak bilin istedim. Ben genel olduğu için mikrop adını kullanmaya devam edeceğim.
                Bebek doğduğundan itibaren ortalama 24 saat içinde havayla temas eden her yeri (akciğer, bağırsak gibi iç organlar dahil) mikropla kaplanır. Neden mi? Çünkü bizim dış dünyaya karşı savunmamızın yarıdan fazlasını onlar yapar. Mikroplar hepsi el ele vermiş bizi mahvetmek için koalisyon yapmış bir canlı türü değildir. Tüm canlılar gibi kendilerine bir yaşam alanı bulup orada hayatlarına devam etmenin derdindedirler. Bu nedenle bulundukları yeri canla başla savunurlar. Ayrıca aynı alanda yaşarken birbirlerini de baskılarlar ve belli bir denge kurulur. Buna flora adı verilir.
                Bazen herhangi bir sebepten bu denge bozulur. Veya bebekte henüz olay taze olduğu için denge tam kurulamayabilir ve bir mikrop türü diğerine üstün gelir. Tam hastalık yapamayacak kadar az ancak diğerlerinden fazla üreyecek kadar çok artan bu belirli tür veya türlere ait nüfus bazı kaynakları (bebek bağırsağında süt veya mamayı) daha fazla tüketir. Her sindirim gibi mikrobik sindirimde de ortaya gaz çıkar ve bu gaz bağırsaklarda birikerek sindirim sisteminin tadını kaçırır.
                İlaç firmaları kendi kendilerine üreme yeteneği olmayan bir anlamda kısır; bakteri veya mantar ailesinden mikropları vücuda vererek bu fazla büyüyen nüfusu baskılayabileceklerini öğrenmiş ve bazı ilaçlar yapmışlardır. Bunlardan biri de bio gaia dır. İçinde kısır üreyemeyen mikrop vardır ve eğer bebeğinizin sorunu bağırsaktaki mikrop dengesinin bozukluğuysa fayda eder. Yoksa anlamı olmaz. Genelde flora düzelince sıkıntı biter ve ilacın kesilmesi yeterli olur. Bu işe yaradıysa asıl olayınız gaz sancısıdır. Korkmayın kolik değil. Kolikte etkisi çok azdır. Kısmen gaz üretimini azaltır ancak tamamen bitirmez ve oluşanın atılmasına hiç etkisi yoktur.

Metsil: Simetikon diye bir etken madde içerir. Simetikon bir yüzey gerilim azaltıcıdır. Daha bilindik anlamıyla köpük kırıcı. Küçük bir kaba bulaşık deterjanı ve su koyup köpürtün. Üzerine metsil dökün. Köpükler hızla kaybolacaktır. Tamam da bunun anlamı ne?
Sindirim sisteminin iç yüzeyi sümüksü bir madde ile kaplıdır (mkus derler. Bir prospektüste görürseniz diye yazdım). Bu sümüksü madde mide ve bağırsak iç yüzeyini sindirimi sağlayan kimyasallardan koruduğu gibi iç yüzeyde yaşayan daha önce bahsettiğimiz flora adındaki mikrop tabakasının bir kısmının da yaşam alanıdır. Bu bizimle ortak yaşayan mikrop kardeşler bağırsaktaki besinleri kendilerince sindirerek yaşamını sürdürür. Her sindirim gaz çıkarır ancak mikroplarınki biraz daha gazlıdır. Müküsün içinde yaşayan bakterilerin sindiriminden çıkan gaz bazen mukustan çıkamaz ve bağırsağın içi aynı bulaşık deterjanlı su gibi kabarcık kabarcık olur. Bağırsak ne kadar düzgün çalışs ada atacağı gaz serbest hale gelmediği için atamaz ve bebek gaz sancısı çeker. Simetikon adındaki bu madde bu mukustaki baloncukları kaldırıp gazı serbest hale geçirir ve bağırsak hareketi de düzgünse çocuk büyük adam gibi sesler çıkararak kendi senfonisini size dinletir. Sizde başkası yapsa ağzınıza geleni söyleyeceğiniz sesleri kainatın sırrını ruhunuza üfleyen ilahi bir oratoryo dinlermiş gibi sevinerek dinlersiniz.  Bebeğin bağırsak hareketi yeterince düzgün değilse serbest hale gelen gaz hemen çıkmayabilir ancak genelde az da olsa fayda eder. Bebeğinizin şikayetinin yarıdan fazlası bu ilaçla geçtiyse sevinin kolik değil. Sadece gaz sorunu var. Kolikte fayda oluyor ancak %50 hayal.
Size eczanelerden, doktorlardan, internet forumlarından veya başka tanıdıklardan  sab simplex diye mucize bir ilaç tavsiye edilebilir. Doğru işe yarar ancak biraz pahalıdır. Üzülmeyin. Bilindik metsilin 1e1 aynısıdır. İçindeki madde metsildeki simetikondur. Daha gelişmişi falan değil. Simetikon çok kolay ve ucuz üretilebilen kimyasal açıdan sorunsuz bir madde olduğundan bizimki daha kaliteli iddiası da laftan ibarettir. Metsilde 66 mg simetikon bulunur sab simplexte 69. Yani dişe değer bir doz farkları da yok. 1 damladan çok daha az.
Metsil reçetelenebilen bir ilaç olaral ruhsat aldığı için fiyatına devlet karışır ve ucuz tutar. Reçetelenmeme gerek yok diyen diğer ilaç devlet bütçesine bir etkide bulunmadığından devlet fiyatına karışmaz ve 4-5 kat fiyat farkı olur. Size yazık. Pfizeri kendime düşman etmek derdinde değilim ancak göre göre yapılan bu olay da meslekten biri olarak kanıma dokundu ve yazdım. Kazıklanmayın.
Simetikon kimyasal ve biyokimyasal olarak çok rahat bir maddedir. Başka ilaçla etkileşime girmez, bağırsaktan emilip yan etki yapmaz. Dozu aşırı abartmadığınız sürece güvenle kullanabilirsiniz. Bazı forumlarda çocuğa bu ilaçlarla veya bu ilaçları elma yağı, Hindistan cevizi yağı gibi yağlarla karıştırıp bebeğin karnını ayaklarını falan ovduklarını söyleyenlere rastladım. Elinizi kirlettiğinize değmez çünkü dışarıdan hiçbir etkisi yoktur.

Pankreoflat granül: Küçücük paketlerde saklanmış az bir miktar tozdan ibaret gibi görünüz ve kullanacağınızda maya, meyve suyuna veya direk suya karıştırarak bebeğe/çocuğa içirirsiniz. İçinde bir önce ki ilaçta anlattığımız simetikonun bir önceki kuşağı olan silikon toz polimeri ve sindirim enzimleri vardır. Silikon toz simetikon kadar etkili bir köpük kırıcıdır ve gazı serbest bırakır. Önceki ilaçtan farkı bebeğin sindirim enzimleri yetmediği için ortamda kalan sindirilmemiş fazladan yiyeceğin yol açacağı fazladan gaz üretimini kendi içeriğindeki sindirim enzimleriyle sindirerek bebeğin sindirimine yardımcım olur ve gaz üretimini de azaltır. Tek simetikon ilaçlara göre daha faydalı ve etkilidir. Size dışarıdan enzim vermeyin çocuk kendi üretmez sonra diye bir şey söyleyebilirler. Tamamen palavradır. İnsan vücudu dışarıdan sindirim enzimi veriliyor hadi bende artık üretmeyeyim diyecek bir sensör mekanizmasına sahip değildir. Pankreoflatın drje formlarını safra kesesi alınmış kişiler bazen ömür boyu kullanır ve sfra kesesi yoklu nedeniyle oluşan eksiklik hariç başka bir eksiklik zamanla pankreoflat yüzünden oluşmaz. Daha böyle bir şey gösterebilen bir deney, çalışma…vb çıkmadı.
Kuru silikon toz da aynı simetikon gibi kimyasal olarak başka maddelerle etkileşime girmeyen sıkıntısız bir maddedir ancak pankreoflatın içeriğindeki sindirim enzimleri genel anlamda protein yapılıdır. Ayrıca hayvanlardan elde dildiğinden nadiren de olsa alerji yapabilirler. Bu alerji halk arasında penisilin alerjisi olarak bilinen gibi bir reaksiyon değildir. Daha çok ciltte kızarıklık ve döküntü şeklindedir.
Proteinler çok büyük moleküller olduğundan bağırsaktan emilip sistemik etki yaratmaları beklenmez ancak bebeklerin bağırsakları yapıca biraz farklı olduğundan bu maddelerin bebeklerde kana karışıp ileride bazı içeriklere alerji oluşumuna neden olacağı gibi bir düşünce vardır ancak bu düşünceyi destekleyen bir kanıt da yoktur. ben kişisel olarak güvendim ve kendi çocuğumda kullandım. Ancak burada amacım tavsiye değil bilgilendirme olduğundan siz doktora sormadan kullanmayın.
Pankreoflatın sıkıntınızı geçirmesi de sorunun genelde gazdan kaynaklandığının göstergesidir.

Debridat şurup: Bağırsağa sen iyi çalışmıyorsun biraz ıkın emrini veren sentetik bir kimyasal olup aynı zamanda bağırsağın ıkınmasını da kolaylaştıran bir madde içerir. Dediklerini yapar ancak çok güçlü değildir. Büyük insan için olan formunu kullandım ve mesleki olarak çok sevdiğim bir etken madde değil ancak bu amaçla kullanılan ve çocuklarda güvenilir tek ilaç. Gerçek kolikte kısmen etkilidir çünkü bağırsak hareketini düzenleme amaçlıdır. Yanlış sinir uyarımı nedeniyle bozulan hareket yönünü düzeltmez ancak azalmış hareketi arttırır.
Sulandırdığınız şişenin üzerine tarih atın çünkü sulandırıldıktan sonra sadece 4 hafta dayanır. Buzdolabına konmaz çünkü çöker. Güneş görmeyen kapalı bir dolapta saklarsanız 4 hafta boyunca etkisi devam eder. 4 hafta sonra kalan atılır. Düzenli kullanmak etkinin gücü ve kalıcılığı açısından faydalı olacaktır.
Spazmo panalgine: bu konuda belki de en etkili ve en net sonucu veren ilaçtır. İçeriğinde lokal etkili spazm çözücü bir madde vardır ve kafası karışığı için çalışamayan bağırsağın hareketini rahatlatır ve düzenler. Ayrıca içinde barbitürat adı verilen bir sakinleştirici madde vardır ve bebeği ideal bebek gibi yapar. Sakin ve uykulu. Kolay sevilebilir zor ağlayan. Hatta kolay kaka yapan. Ancak bir sorunu vardır. İçindeki barbitürat madde alışkanlık yapabilir. Bebeğin o ilaç verilmediği için günlerce ağladığı yoksunluk sendromu da yaşanabilir kimi araştırmalara göre ileriki yıllarda başka bağımlılıklara da yatkınlık sağlayabilir. Bu nedenle her gün kullanılacak bir ilaç değildir. Çok ucuzdur. Alın evde dursun ancak asla sık kullanmayın tavsiyem haftada 1i geçirmeyin. Çok gerekirse birkaç defa 2 sefer kullanın ama o da sınırlı olsun. Ayrıca hep aynı gün ve saatte vermeyin. Bu ilaçlar psişik beklenti oluşturabilir. Bu da bağımlılığa hazırlayan büyük bir etkendir. Güvenilirdirler. Yan etkileri düşüktür ancak o bağımlılık yok mu. Her bebeğin bünyede farklı zamanda bağımlılık geliştiğinden bir şey söylemek de zor.
Bazı durumlarda bir süre her gün verilmesi gerekir. Doktorunuz size açıklar ancak o zaman o durum ortadan kalktığında birkaç hafta ara verin. Bağımlılığı eroin gibi değildir ve tedavisi vardır ancak zahmetlidir. Güzel ilacı zamanlı ve gereğinde kullanırsanız hiçbir derdiniz olmaz.
Bazen eczane size bu daha zararsız diye gliserin kansuk fitil satmaya kalkabilir. O sadece kabızlıkta kullanılan bir kaydırıcıdır. Ne bağırsak hareketine faydası olur ne gaza ne de başka birşeye. Fazla katı olan kakanın kolay akmasını sağlar. Evde bulunsun ama bu işin ilacı değildir.

Nurse harvey’s şurup: hemşire hatvey adında bir İngiliz halk arasında faydalı diye bilinen 3-4 otun düşük konsantrasyonlu sularını karıştırıp yapmış. Bebeği kısmen rahatlatarak kısmen de bağırsak spazmını azaltarak fayda eder ancak mucize beklemeyin. Sadece fayda eder. Bitkisel deyip dozu abartmayın. Fevkalade ters etki de yapabilirsiniz. Dozuna uyun. Size bu şurubu çok överler ancak önce bir kullanın kendi gözleminize göre devam edin. Kanuni mecburiyet gibi davrananlar oluyor. Nurse öyle bir şey değil.

Hindistan cevizi yağı: Bağırsaklara çalış emri veren bazı maddeler içerir, kısmen dengeleyici etkisi nedeniyle bir yere kadar spazmı da çözer, mukus salgısı az olan çocukta bizzat kendi kaydırıcı etki göstererek kakanın bağırsak duvarlarını rahatsız etmesini önler ve kolay kaka sağlar. Faydalıdır ancak mucize değildir. Doz açısından diğer maddelerin çoğundan daha esnektir. Ayrıca bebeğin tadını sevme ihtimali daha fazladır. Sadece çok kolay sıvaşır ve suyla temizlenmez. Ter beziyle de atıldığından bebeği sık yıkamanız gerekir.
Size tavsiye edenlerin söylemeyi unutacağı şey soğuk sıkım Hindistan cevizi yağının asıl faydalı olan tür olduğudur. Standart sıkımlar hiç fayda etmez ve çok kötü bir tatları vardır. Farkı anlamak kolaydır. Soğuk sıkımlar çok pahalıdır fiyat 2-4 kat arası daha fazladır, serin ortamda hemen katı hale geçer standart sıkımlar buzdolabında bile sıvıyken soğuk sıkımlar 15 derece civarında donmaya başlar, tadı daha bir Hindistan cevizidir standart sıkımlarda kimyasal bir tat vardır, soğuk sıkımlar sıvı haldeyken bile berrak değildir içinde lif kalıntıları vardır standart sıkımlar son derece berraktır ve soğuk sıkım yapın kokusu gerçek Hindistan cevizini çağrıştırırken standart sıkımlar sadece andırır. Soğuk sıkım ürünlerin üzerinde soğuk sıkım diye yazar. Diğeri bir şey yazmaz. Soğuk sıkım yağı bulmak zordur. Size küçük şişede olanı vermeye kalkarlar. 2014 yılında zade vital diye bir markada bulmuştum. Sonradan başka marka çıktı mı bilmiyorum. Araştırın.  Standart sıkım 20 gramı 6 tlyken 40 gram soğuk sıkım 30 tlydi.

Kimyon suyu: 1 çay kaşığı kimyonu yarım çay bardağı suda kaynatın su soğuduktan sonra kimyonun çökmesini bekleyin ve üstte kalan renkli ancak berrak suyu içirin. Sancıyı alır ve kolay gaz çıkarmayı sağlar. İlginçtir gaz çıkışını arttırır ancak kaka frekansı pek değişmez. Günde 4 defa kullanılabilir. Fazlaya kaçmayın. 2-4 çay kaşığı verilebilir veya enjektörle 1-1.5 ml. 24 saat ancak dayanır her gün yenileyin.
Bazı yerlerde ezilmemiş kimyonun daha faydalı olduğu söylenir bazı yerlerde de toz kimyonun. Ben bir fark göremedim.  O yoklukta çare ararken sübhanekeyi tersten oku fayda eder dense insan dener. Siz de duruma göre bir deneyin.

Rezene suyu: Fayda ettiğine inanılır genel kanıdır. Bende fayda etmedi ama denemekte fayda var.

Muskat: Az bir miktar günde 1 defa kabuğunu biberona katın fayda eder derler. Denemedim.

Zeytinyağı: Kaka zorluğu da varsa saf sızma zeytinyağı 1-2 ml günde kullanımda fayda eder. Ancak tam bir kolik çözücü olmaktan çok bağırsakları rahatlatıcı ve kısmen hareket sağlayıcıdır. Kaka sorununu büyük oranda çözüyor ancak spazmda etkisi zayıf.

Laktaz enzimi (laktazm): Laktoz sütte bulunan ve süte has şekerdir. Yapısı itibariyle diğer şekerleri sindiren enzimler laktozu sindiremediğinden laktaz adı verilen özel bir enzim ile sindirim sağlanır. Laktaz bazı kişilerde doğuştan eksiktir veya hiç yoktur. Bebeklerde de salgılanması zaman zaman azalır veya yavaş yavaş artar. Bu süre zarfında bebek laktozu sindirmeyi beceremez. Sindirilemeyen laktoz bağırsaktaki bakterilerce sindirilir ve gaz açığa çıkar. İnsan laktazı gazsız sindirim sağlar ama bakteri laktazı gaz çıkışına neden olur. Bu da bebekte gaz demektir.
Laktaz enzimi bazen azdır bazen de tamamen yoktur. Bebeklerde azlık veya yokluk durumunda zamanla geçme şansı vardır. Yani sorunu8nuz laktaz enzimi eksikliğiyse bir süre sonra geçme ihtimali var.
Mama içen bebekte mamaya her 100 ml için 2 damla olacak şekilde eklenerek; anne sütü emen bebekte direk ağıza 2-3 damla damlatarak kullanılır. Ben sadece laktazm diye bir marka bulabildim. Farklı bir markda hatta her ilaçta önce içini okuyun. Zaman içinde bazı değişiklikler yapılır. Dozu öyle tayin edin.
Eğer laktaz enzimi kullanımıyla sorununuz şöyle böyle çözüldüyse bebeğin laktoz sindirimi yetersiz demektir ve büyük ihtimalle birkaç ay içinde sorun ortadan kalkabilir demektir. Çok ciddi düzelme varsa çocuğu ciddi bir hastaneye götürün ve laktazını ölçtürün. Büyük ihtimalle laktaz üretimi çok düşüktür. Laktozsuz mamaya geçmeniz gerekebilir. Yaş ilerledikçe tamamen olmasa da bir hayli düzelme ihtimali var.

Laktaz enzimleri soğuk zincirdir. Yani dolapta saklanır ve açıldıktan sonra 1 ay içinde bozulur. Çantanızda gezdirmeye de kalkmayın. Bozulmuş enzim artıkları alerji yapabilir.


Tavsiyelerim:
1-      Kolik zaman içinde kendi kendine evrimleşir. Yani sorun zaman içinde şekil değiştirebilir. Bulduğunuz bir çözüm birkaç gün hafta veya ay sonra fayda etmeyebilir. Bilginiz olsun.
2-      Kolik çok sebepli bir olaydır. Bazen birden fazla çözüm denemeniz gerekebilir.
3-      Bitkisel zararsız fikrini kafanızdan çıkarın. Dozu şaşarsa her şey zararlıdır.
4-      Size her kafadan bir tavsiye gelecektir ve en iyisi o tavsiye olacaktır. Tavsiye işe yaramadığında gönül koyan bile çıkar. Hazırlıklı olun. Kimseye uymak zorunda da değilsiniz.
5-      Hiçbirşey işe yaramadığında korkmayın. Kolik böyle bir şey. Aramıza hoşgeldiniz. Bir ara kendiliğinden geçiyor. Bazen 1 anda bazen 1 günde bazen de bir süreç içinde azalarak kolik geçer. İleri yönelik kötü birşeyin habercisi de değildir.
6-      Buradaki açıklamalar bilgilendirme amaçlıdır. Tavsiye değildir.
7-      Burada yazmayan ruhsatlı, ruhsatsız ilaç, kocakarı ilacı, hurafe (sübhaneke olayı gerçektir) mevcuttur. Ayakları elma yağı veya tatlı badem yağıyla ovalamak kısmen zararsızdır ancak içilecek bir şeyi önce bir araştırın. Çocuğun o ağlayışı dinmedikçe herşeye hazır olursunuz ama merak etmeyin araştıracak zamanınız var.

8-      Sabır sabır sabır.

8 Eylül 2014 Pazartesi

bebeğin sindirim sisteminin son halkası alt açma bezi bebek bezleri seçimi alt silme bezi saf sulu ıslak bez ıslak mendil hangi marka ıslak mendil zararlı mı

Bebeğin boşaltım sistemi:
Bebeği olanlar bilir bebeğin boşaltım sistemi aklınızı birinci derece meşgul edecek ve çektirdiği eziyete oranla tepki görmeyecek dünyadaki yegane varlıktır. Kabız ya da isalin ardından o bezdeki her zaman görmeye alıştığınız kıvam renk ve kokuyu alınca hissedeceklerinizi bebeği olmayan bilemez. Ya da ilk çocuğun ilk kakasının renk ve kıvamını gördüğünüzde hissettiğiniz korkuyu.
Çocuklar ve bebekler küçültülmüş insanlar değildir. Organları, biyokimyaları, metabolizmaları bizden çok çok farklıdır. Bazı durumlarda ortalama bir uzaylı kadar farklıyız. En büyük farklılıksa sindirim sistemindedir.
Bu yazıda daha çok sindirimin son halkası olan çıkış ve toplama merkezi ile ilgili yazacağım. Sindirimin daha önceki basamakları beslenme gibi başka yazıların konusu.

Bez:
Bebeğin sindirim sistemin son halkası olan boşaltım sistemini emanet ettiğimiz bu araçlar insanlık tarihi içinde ilginç bir evrim geçirmiştir. Birkaç bin yıl kadar ateşte kızdırılmış kum kullanıldıktan sonra ucuzlayan pamuklu tekstil nedeniyle kundak gibi sarılan üçgen bezler kullanılmıştır. Daha sonra petrokimya ürünlerinin de ucuzlaması sonucu üçgen bezin naylon bir tabakayla beraber sarılmış. Kullan at kültürünün yaygınlaşması sayesinde kakadan sararmış bezlerin piknik tüpünde saatlerce kaynatılması eziyeti bitmiş ve hazır bezlere geçilmiş. Daha sonra hazır bez teknolojisi de ucuzlayıp türlü türlü markalar ortaya çıkınca büyük firmalar parfüm, renkli baskı, çişi hapseden jel zeolit teknolojisi gibi yan hizmetlerle piyasadaki yerlerini korumaya çalışıyor. Faydaları tartışılır ancak burada tartışmayacağım. Çünkü bez seçiminde her ne kadar bazı dikkat edilecek noktalar varsa da pek çok bebek zaten bezini kendi seçer. Nasıl mı? Bebeğin poposunda geçmeyen ve acılı kızarıklıklar olduğunda anlarsınız. Günümüzde gerek patent yasaları gerekse mali nedenlerle bez markalarının kullandığı hammadde çeşidi oldukça fazladır. Kimi bezler emici olarak pamuk kullanırken bazıları sentetik elyaf kullanır; öte yandan bazıları zeolit kullanırken başka bir marka da silikajel türevi kullanır. Bazıları da bunların bir karışımını kullanır. Kimi marka dış sızdırmaz tabaka için naylon kullanır kimi polietilen kimi de polipropilen, bir başkası da sentetik reçine analoğu. Bunlar ne anlama gelir derseniz cevap basit. Sizin için hiçbir şey. Kimse hangi malzemenin ne özelliği var tamamen araştırıp öğrenemez, öğrenmesine gerek yoktur, zaten firmalar da her şeyi açıklamaz. Hepsini bilseniz de bebeğinizin poposunun neye gıcığı olduğunu bilemezsiniz. 3 çocuk olan ve her 3 çocuğun da farklı bir bezle rahat ettiği evler biliyorum. Kimi çok kaliteli malzeme ister kimi sıradan düşük fiyatlı merdiven altı üretimli markasız bez. Bazen alerji olmasa da bebek o markanın bir şeyini sevmez ve kullanmaz. Kızarıklık yoktur ama bebek altı açılana kadar etini yırtıyormuşsunuz gibi bağırır. Kısmetinize bu düşmüştür.
Bu gerçeğin ilk sonucu bebek doğmadan önce bez stoğu yapamayacağınız anlamına gelir. Hamilelik 7. Ayı bitirirken bütçenize göre bir markadan (veya içinize sinen) 1 paket yenidoğan boyu bez (genelde no:1 olurlar) alın ve doğum çantanıza koyun. Reklamı hoşunuza gideni mi alırsınız, yakınlarınızın tavsiyesini mi (her kafadan bir ses çıkar ve her farklı tavsiye diğerini kötüler) yoksa genel alışkanlıklara mı uyarsınız, en pahalısı olsun mu dersiniz artık size kalmış. Bebeğin o bezi kullanıp kullanamayacağı genelde ilk pakette bazen 1 ay içinde belli olur. Ona göre devam edersiniz.
1 ve 2 numara bezlerde bebekler uzun süre kalmaz bu nedenle bu numaraların çok büyük ambalajları yoktur. Firmaların bir bildiği var. Söz dinleyin. Benim bulunduğum yerde bez ya bulunmuyordu ya da getirtilince pahalı oluyordu. Bu yüzden şehir merkezine indiğimde fazlasıyla alırdım. 2 kutu 1, 1 kutu 2 numarayı başkalarına hibe etmek durumunda kaldım. İmkanınız varsa onları azar azar alın.
Bez ambalajlarının üzerinde o bezin kullanılacağı kilo aralıkları bulunur. O aralıklara baktığınızda kafanız karışır. 2-5, 3-6, 4-9 gibi birbirlerini kapsayan garip aralıklardır. O aralıklar bezin genişliğinin o kilo aralığında çocukların bel genişliğine uygun olduğunu gösterir. Ancak sizin hala kullandığınız numaradan bir üste geçmenizin zamanının geldiğini nasıl anlarsınız sorusuna cevap vermez. 1 numara bez kullanan çocuğun 5 kiloya varmasını beklemenize gerek yoktur çünkü 2 numarayı 4 kiloluk çocukta kullanabilir diye fikir yürütürsünüz. O zaman belirteç nedir?
Eğer bebeğin çiş veya kakası üst üste birkaç defa bezinden taşmışsa zamanınız gelmiştir. Bezin boyu aynı zamanda içindeki emici madde miktarını da belirler. Yani emiciliğinin kapasitesini. Hiçbir bez firması numaradaki bezin emiş kapasitesini yazmaz çünkü sizin bunu ölçme şansınız yoktur. Arada birkaç defa fazladan üst değiştirmeyi göze alın ve çişin bezden taşmasını bekleyin. Her bebeğin metabolizması farklı olduğu için bezler benzer kilolarda ama farklı boylarda (emiş kapasitelerinde) olurlar.
Bez alırken dikkat edilecek noktalar:
Bezin parfümsüzü makbuldür diyeceğim ancak bunu zor bulursunuz. Parfümsüz diyenler de farklı koku emici veya verici kullanır. Bebeğin kakası çok kolay kokar ve koku doğalgaz gibi hızla yayılır. Bir şekilde koku kontrolü yapılır.
Bacakları saran sızdırmaz tabakanın yumuşak olması gerek desem de bunu tespit etmek mümkün değil. Her markadan alıp içini kurcalarım derseniz siz bilirsiniz. İyi bir yöntemdir ancak pahalıdır. Bebeğin bacaklarında bezin geldiği yerler çok kızarmışsa, bacağın sıkıldığı belliyse pile serttir, bezi değiştirin. Aynı şekilde bezin kapasitesi hala dolmamışsa (bu bezinizi kullandıkça öğreneceğiniz bir şey) ama çiş dışarı kaçıyorsa pile iyi tutmuyordur bezi değiştirin.
İçinde sentetik elyaf olmasın. Markalar bunu yazmaz ancak fiyat ucuzladıkça bu malzemenin kullanım oranı artar.
En pahalısı en iyisidir diyebiliriz ancak bezin fiyatı bebeğin umurunda değildir unutmayın. Cimriyim bakkaldan markasız alayım deme hakkınız da var ancak tavsiyem en azından markası olan üzerinde üreticinin adı ve izni olan bir şey alın. Doktorlar kızacak ama bez markası tavsiye eden doktora ben inanmıyorum.
Bebeğin bağırsaklarının gelişmesiyle bez kullanımı arasında bir orantı yoktur. birkaç yıl evvel bir arkadaşıma doktoru bebeğin bağırsaklarının gelişmesi 2 yaşına kadar devam eder 2 yıl bez kullan demiş. Arkadaşım mı ters anladı doktor gerçekten mi böyle dedi, dediyse neden dedi bilmiyorum. Olay anında orada değildim ve doktorun adını bile bilmiyorum. Ancak daha sonra buna benzer birkaç cümle daha duyunca yazmak zorunda hissettim. Bağırsaklar şimdiki tıbbi inanca göre 2 yılda gelişiyor. Yarınki söyleme göre bu 3 yıl da olabilir 10 ay da. Garantisi yok. Ancak bağırsakları tam gelişmeyen çocuk altında bez yok diye sakatlanmaz. En fazla kakasını uzun tutamaz. Bu nedenle 2 yaşından önce herhangi bir zaman tuvaletini söylerse bunu değerlendirin. Hatta 8-12 aydan itibaren çalışmalara başlayın. Tutmakta zorlanıyorsa sık tuvalete çıkarın. Sakın olmaz 2 yaşa kadar beklemen gerek demeyin. Bezin ne kadar sağlıklı bir ortam olduğu konusu da tartışmalıdır.

Pişik kremi:
Sindirim sistemini direk ilgilendirmese de sindirimin son halkasının sağlığını doğrudan ilgilendirir. Pişik diye bildiğimiz konu aslında mantar oluşumu, cildin reaksiyonu, kısmen alerji gibi farklı farklı sebeplere bebek poposunun verdiği ortak tepkinin adıdır. Sayılanların tamamının belirtisi aynı olduğundan ve o yıllarda bu iş için kullanılan tek bir ilaç olduğundan tek bir isim verilmiş.
100 yıldan fazladır pişik için kullanılan madde de aynıdır. Çinko oksit. Ancak piyasada 2014 fiyatlarıyla 5 tl-60 tl arasında (bilmediğim daha pahalı ürünlerde olabilir) değişik değişik ürünlere rastlarsınız. Gördüğünüz ürünlerin %99.999u bir şekilde çinko oksit içerir. O zaman fark nerede?
Doz: % 10-15-20-40 en genel kullanılan dozlardır. %10 ve 15 ortada risk yokken tedbir amaçlı kullanacağınız dozlardır. Pişik gerçekleştiğinde pek geçirici etkileri olmaz. %20 bazı tıp ekollerinde geçirecek kadar güçlü diye anılsa da aslen risk varlığında (yeni geçmiş pişik, çok terleme, fazla nem, sıcak yaz ayları, ek gıdaya ilk geçiş dönemleri) kullanılması daha mantıklıdır. Hafif olgularda iyileşme sağlar ama daha çok diğer ilaçlarla kombinasyonda kullanılır. %40 seyrek kullanacağınız ancak pişik varlığında ilk kullanılacak tedavi edicidir. %40 tamamen geçirmezse mantar merhemi veya kortizon türü bir başka ilaç kullanılır. Kararı doktoru verir.
Taşıyıcı: Taşıyıcı ilacın etken maddesini taşıyan diğer maddeye verilen addır. Beyaz vazelin, cold krem, su bazlı polimerler gibi değişik formlar mevcuttur. Düşük fiyatlı ürünlerin genelinde ya tek başına beyaz vazelin veya diğer yardımcılar yanında bolca beyaz vazelin kullanılır. Beyaz vazelin aslen petrolden elde edildiği için mineral yağ olarak adlandırılan bir sınıftadır. Yani tam sentetik değildir ancak doğal kaynaklardan da elde edilmemiştir. Normalde beyaz vazelin 100 yıla yakındır kullanılıyor ve son yıllarda zararlı olarak suçlansa da daha kimse neye zararlı olduğunu bulabilmiş değil. Ancak elde edilirken petroldeki başka kimyasalların karışma olasılığı varsayılır. Kaliteli hammaddelerde bu tamamen saf vazelin elde edilebilir ancak kimse kullandığı ilacın hammaddesine bakmaz, bakmak istese de bulamaz. Bu nedenle kulağınıza kar suyu kaçar. Ancak şunu söyleyeyim 100 yıldır vazelin ve bir cilt hastalığının ilişkisi bulunabilmiş değil. Asıl sorun vazelin kolay yıkanabilen bir malzeme değildir. Bir kere sürdünüz mü birkaç yıkama boyunca kalır. Nemi tutar ancak hava geçirgenliği yok denecek kadar azdır. Yani cildin nefes almasına pek izin vermez. Ayrıca yıkanamadan kaldığı süre boyunca sürüldüğü yerde toz, pamuk gibi pislik toplamakla suçlanır ancak kimse oturup bunu araştırmadı. Kısacası güvenilir sayılsa da pratikte sıkıntıları vardır. Ayrıca beyaz vazelin petrol ürünü olduğundan saf hali pek güzel kokmaz ve parfüm, boya gibi maddelerin ilavesi gerekir. Ek alerji riski olarak kabul edilir. Başka maddelerle karıştırılarak suda eriyebilen vazelinler elde edilse de uzun raf bekleme süreleri ve sıcak havalarda bu maddeler ayrışır ve yine yıkanamayan vazelininiz kalır. Bu yüzden bazı markalar mineral yağ içermeyen kremler yapıyor. Kullanımları pratik, kolay yıkanıyor ve vazeline göre parfüm türü katkılara daha az ihtiyaç duyuyor.  Suda kolay eriyen bazı bitkisel katkıları da ekleyebiliyorsunuz. Bu eklentilerin ne kadar faydalı olduğu tartışılır ancak ürün çeşitliliği fazlalaşıyor. Kısaca imkanınız varsa mineral yağ içermeyen kremlerden almanız pratik kullanımda daha kolaylık sağlayacaktır. Gündelik kullanım için %10-15 tedbir amaçlı %40. Bütçeniz uygun değilse vazelinlilerden (parafin diye de geçer) alın. Dediğim gibi zararı için değil kullanım kolaylığı ve çocuğun rahatlığı için. Bazı formülasyonlarda uzun zaman sıcakta bekleyen kremlerde içerikteki maddeler ayrışır. Bunu öngörmek çoğunlukla mümkün olmadığından pişik kremlerini gölgede saklayın. Aslında bu uyarı tüm kremler için geçerlidir.
            Bu arada pişik kremini kasık ve popo yanaklarına sürün. Kakanın çıktığı deliğe değil. O zaman çocuk zarar görür.
            Marka: Marka karşılaştırmasına fazla girmeyeceğim ancak işinizi görebilecek daha ucuz fiyatlı ürünler varken abartı fiyatlı ürünlere takılmayın. Pişik kremi bir kere alıp kurtulacağınız bir şey değil. Ürünün içeriğinin çok kalabalık olmamasına dikkat edin. Bazı ürünlerde bir paragraf içerik olur. Şu yağı, bu yağı, o ekstresi, öyle vitaminler ki….bunlara gerek yok. En azından her gün kullanmaya gerek yok. İhtiyaç esas olarak çinko oksittir. Sizin ihtiyacınız olmayan papatya yağı ve x vitamini için fazladan 2 kat ödemeye ne gerek var. Hipp ve uni babyden memnun kaldım. Sebebi kolay yıkanabilir olmaları ve görece ucuz olmalarıydı. Ucuz değiller demeyin. Bana satmaya çalıştıkları avent, sebamed gibi markalara göre oldukça ucuzlardı. Çinko oksit, çinkos gibi markaları da denedim. Zararları olmadı ancak yıkanmaları sorundu.  Sonra kendim yapmaya başladım.
           
            Silme mendili:
            Çocuk güzelce kakasını yaptı rahatladı. Beze yapıldığı için çocuğun tenine sıvandı. Kimi zaman sırtına kadar kimi zaman göbeğine kadar. Şanslıysanız bile tüm popo o açık sarı yağlı kremsi maddeyle sıvanır. Yeni bezi bağlamadan sıvaşmış kaka neyle temizlenecek?
            Eskiden ağız bezi yapılan kumaştan kare parçalar kesilir, her popo silmede su ısıtılır, ılık suyla ıslatılmış bezle popo silindikten sonra bez kaynatmak üzere ayrılırdı. Sonra bu bezler ve üçgen bezler Pazar günü piknik tüpünde kaynatılırdı. O 10 gram kakanın zulmü çoktu. Şimdi hazır ıslak mendiller var ancak 20 yıla yakındır kullanılmalarına rağmen bir sorunları var: Tamamına yakını birkaç tane kimyasal madde içerir. Önceleri alkol vardı. Değişen zamana göre tu kaka olan alkol çıkarıldı ancak yerine sls gibi temizleyiciler ve adı alkol olmayan ancak daha masum olmayan başka başka temizleyiciler nemlendiriciler ve parfümler kullanılmaya başlandı. Elinizi ıslak mendillere sildikten sonra elinizde kalan kayganlık hissi ve önce beliren hoş koku ardından zamanla o kokunun dönüştüğü kimyasal koku bunların eseridir. Hipoalerjik ve benzeri her türlü lafa ve slogana rağmen ıslak mendil alerji riski taşır ve yıllardır sağlık  kimyası işinin içindeyim hala da içime sinmezler.
            Son yıllarda saf pamuk ve saf su şeklinde mendiller çıktı. Mantıksal olarak da zararsızlar ancak onlar da nedense çok pahalı. Saf su Sibirya madenlerinden çıkarılıyor sanki. Saf sulu mendillerden kullanmaya kalkarsanız çocuğa aynı zamanda iki bez bağlıyormuş gibi bir mali külfet oluşur.
            Çözüm basittir. Parfümlü temizleyici mendillerden kalın dokulu olanı alın ve çeşme yıkayın. Elinize kayganlık hissi vermesi bittiğinde yeterince temizlenmiştir. Fazla güç uygulamadan sıkın. Biraz nemli kalsın. İşte sağlıklı ve ucuz alt silme mendili. Çeşmeden saf su akmıyor diyen bir arkadaşım oldu. Bebeği yıkarken neyle yıkıyorsun diye sordum. Bebek zaten çeşme suyunun tenine değmesine aşinadır. Bebeği saf suyla yıkamazsınız, yıkamayın da zaten zarar verirsiniz. Popoda aynı bebeğin olduğuna göre çeşme suyuyla yıkanabilir. Saf su çok faydalı bir şey değildir. Hatta faydalı bile değildir. Ama ısrarla saf su saf su diyorsanız sanayiden akü suyu alın ve onunla yıkayın. Ne akü suyu mu demeyin. O saf sulu mendillerdeki saf su nasıl elde ediliyor sanıyorsunuz. Aynı yöntemlerle. Saf su elde edebileceğiniz 2-3 yöntem vardır ve serum sularından akü suyuna kadar hepsi bu yöntemlerden birini kullanır. Hiçbir yöntemin de bir diğerine üstünlüğü yoktur. ama akü suyu steril değil. Saf sulu mendillerde steril değil. Yalandan bile olsa öyle bir iddiada bulunmadılar. Ancak tekrar ve tekrar: saf su gerekli değildir. Hatta faydalı bile değildir. Sterilite de aynı şekilde ne gereklidir ne de faydalıdır. (normal çocuklar için. Sterilite gerektiren hastalık varsa ayrı). Ayrıca sildiğiniz şeye bir bakın. Steril ve saf suya ne kadar ihtiyacı olabilir. Sadece adedi 70 kuruşluk ürünlerden değil biraz daha uygun fiyatlı ancak ne olduğunu bildiğiniz ürünleri tercih edin. ben ucuz bulduğum kalınlığı ve mendil büyüklüğü aklıma yatan ürünlerden topluca alıp çamaşır filesinde makinanın durulama sıkma programında yıkıyorum. 15 dk civarı tuttuğu ve suyu ısıtmadığı için ciddi bir elektrik masrafı da yok. hatta elde yıkamadan da ucuza geliyor. 1-2 aylık ihtiyaç da hazır. çok küçük boy ve kapaklı bir çöp kovasına hafifçe ıslatıp sıkıp nemli bir halde koyuyorum 1 hafta bi,r daha uğraşmıyorum. tamamını nemli tutayım derseniz küflenirler. bırakın kuru kalsın. daha fazla hazırda ıslak mendil istiyorum derseniz başka bir kaba su doldurup içine koyun. suyun içinde küflenmez. ben küçük bir kovada suda mendil tutuyorum ayrıca demin bahsettiğim çöp kovasında nemli mendil tutuyorum. böylece silmek için kullanılacak nemli mendil dar bir zamanda da bitse hemen sudakileri sıkıp kullanabiliyorum. sizin uygulamanız size kalmış.

Kabızlık:
Bebeklerde kabızlığın tam bir tarifi yoktur. aslında bebeklerin tuvalet alışkanlığını bir standarda sokmak da çok mümkün değildir. Genelde kaka için günde 2 ile 2 günde 1 arası standart olarak kabul edilir ve ideal sayılır ancak bazı bebekler günde 3 defa yapar bazısı haftada 1. Doktora gittiğinizde çoğunlukla size çocuğun şikayeti yoksa seyrek gitmesinin bir sakıncası yoktur diyeceklerdir. Bunun nedeni hem bebeklerin sindirim sistemi hala günümüz bilimi için muammalarla doludur hem de kakayı standart frekansa getirmek için kullanabileceğiniz ilaçların zarar olasılığı daha fazladır. Nadiren çok sık kaka yapan çocuklar için de benzer şekilde çocuğun sıkıntısı yoksa, koku yaparken acı ve kilo kaybı yoksa (kilo alım hızı normal beklenen şekildeyse) sorun yok denecektir.
Normalde bebeklerin macun kıvamında açık sarı renkli kakaları olur. Arada farklı renk ve kıvamlar yaşansa da geneli böyledir. eğer bebek bu normal kıvamda ancak seyrek yapıyorsa ve hep seyrek yapıyorsa sorun yok ancak günde 1 defa yapan çocuk 2-3 günde 1e düştüyse veya normalde 2 günde 1 yapan çocuğun kaka çok sertse ilgi gerekir.
Öncelikle bebek anne sütüyle mi besleniyor mamayla mı? Mamayla beslenen bebeklerde kıvam çok katıysa mamayı değiştirin. Anne sütüyle beslenen bebeklerde kaka çok katıysa ve çok sıcak bir yerde oturuyorsanız büyük ihtimalle su ihtiyacı vardır. Daha da sorun giderilemediyse çocuğun sıkıntısına göre başka yollar denenebilir. 
9. ayda ek: cicibebe bisküviler işe çok işe yarıyor. özellikle eti. etinin prebiyotik kapsamı ve türü diğerlerine göre daha etkili. içine cici bebe eklenmiş birşey yedirdimmi ertesi gün sırtına çıkıyor. en geç 2. kakadan sonra da etki geçiyor. kalıcı olmamak kötü gelebilir ancak öyle değil. uzun kalıcılık bağımlılık yapar. siz sadece bebeğin bağırsaklarına çalışana kadar yardımcı oluyorsunuz, onun işini yapmanıza gerek yok. yani o balık tutmayı öğrenene kadar konserve desteği gibi.

Çocuğun isal olduğuna kara vermek için öncelikle kaka frekansının çok artması gerekir. Günde 1 defa yapan bir çocuk 3e- 4e çıkmışsa; macun kıvamından çıkıp su miktarı görünür düzeyde artmışsa ve 2. Güne sarktıysa isal vardır. Bazen 1 günlük sapmalar olabilir. Rengin koyulaşması çok önemli değildir ancak çok koyu kahverengi, siyaha yaklaşan renkler ve yeşilimsi renk izlem gerektirir. Bu renkler 3-4 defa devam ederse bir doktora görünün. 

Alt açma bezi: Bebeklerin altları değişirken altlarına fazladan bir katman eklenir. Bu batıl inançtan kaynaklanmaz. Bebeklerin canları istediğinde işeme ve kaka yapma huyları vardır. Ve asla şu an altım açık, şimdi işersem bizimkilerin o çok değerli koltukları mahvolur gibi şeyleri asla dert etmezler. Ayrıca o kadar beklenmedik zamanlarda bunu yaparlar ki asla önceden hazırlıklı olma şansınız yoktur. Daha sıcak yeni işenmiş bezi açarsınız ve hemen o anda yeni bir çiş dalgası gelebilir. Ama az önce yapmıştın demeniz onun için bir şey ifade etmez.
Alta daha kapsamlı ve emici bir tabaka konması bu nedenledir. Eskiden arasına pamuk serpilmiş 2 katlı sıradan bezlerle ve bazı yerlerde altta naylon üstte bez tabakalarıyla bu işler halledilirmiş. Günümüzde evde kullanmak için çok şık yumuşak ve kaliteli kumaştan ürünler mevcut. Fiyatları da ona göre. Ayrıca artan seyahat ve toplu alışveriş alanları gibi mekanlarda kullanılmak üzere kullan at malzemeler de mevcut.
Kız çocuklarında çiş konusunda anne babalar kısmen daha rahat. Çok uzağa gönderemediklerinden risk az. Ancak erkek çocuklarında ne yönü ne de mesafeyi önceden tayin etmek mümkün. Kaka konusunda ise tüm bebekler yüksek riskli. Kakaları çok akışkandır ve arada sıkışmış gaz katmanları olduğundan kolaylıkla kakalarını tahmin edemeyeceğiniz bir basınçlar roketleyebilirler, bunu birkaç defa üst üste yapabilirler ve kakaları çarptıkları yerden etrafa sıçrar, saçılır (hortumu duvara tutunca saçılan suya yakın). Bu olayı her ana baba yaşar. Bunu engellemenin pek yolu yoktur. İstediğiniz tedbiri alın o bir boşluğunuzu bulur.
Bütün bunları neden anlattım? Bebeğin alt açma bezi sizi çoğunlukla korumaz. Mağazalardan pahalıya alacağınız ev tipi alt açma bezleri evet kalın ve emicidir ancak hem esnek değildir hem de bebeğin altı açıkken riskli bölgelerin önünü kapatacak kadar büyük alan sağlamaz. Seyahat tipi olan daha büyük ve naylonumsu ürünler de benzer şekilde esnek değildir ve genelde yeterince emici olamazlar. Ayrıca her iki tür de bebek büyüdükçe iyice yetersiz kalır. Diğer bir dezavantajları ikisi de ne kadar yıkarsanız yıkayın zamanla koku yapar. Bebek çamaşırlarında da çamaşır suyu şansınız olmadığı için bu sondan kaçmanız zor.
Ayrıca çok kullanımlık alt açma bezinden seyahat tipi olanı kullandığınızı düşünün. Avmnin birinde sizden önce kimlerin ne kadar kirlettiğini bilmediğiniz bir yerde kullanıp geri o alt açma bezini biberonların yanına mı koyacaksınız. Kusura bakmayın benim içim elvermez.
O zaman alt açma bezinden beklentilerimizi tekrar gözden geçirelim:
1-      Temas ettiği sıvı veya sıvı kakayı hemen ve tamamen emecek kadar emici olmalı. Elinizi gözünüze götürün ve pışıııık deyin. En azından 2014 yılında böyle bir malzeme yok. Ama en azından pamuk emiciliğine sahip olmalı ve emdiği sıvıyı içinde tutabilecek yapıda ve izolasyona sahip olmalı. Bir anlamda altının naylonumsu olması iyi olur.
2-      Bebeğin bezi açıkken riskli alanları örtecek kadar geniş ve esnek olmalı.
3-      Taşınabilecek kadar küçük ve hafif olmalı.
4-      Temizliğinden emin olmadığınız bir yerde alt açarken bebeğin giysisiz alanlarını koruyacak yapıda olmalı.
5-      Bebeğe temas eden yeri yumuşak olmalı. Bebeğe çok kısa sürelerle temas edeceği için Endonezya ormanlarında tamamen doğal yollarla yetişmiş bambu liflerinden olmasına gerek yok. Yumuşak ve terletmez olsun yeter.
6-      Gerektiğinde atılabilecek kadar ucuz ve kolay bulunabilir olsun. Avm de alt değiştirirken kaka bulaşmış alt bezi geri biberonların yanına almaya gerek yok. Ayrı bir torbaya bile koysanız kolaylıkla koku yapıyor. Deneyle sabit. Seyahat anında savunmasızsınızdır ve imkanlar kısıtlıdır. Islak mendille kaka bulaşmış bezi silmenin hiçbir faydası yok.
Bunları karşılayan bir ürün var mı? Evet. Kullan at alt açma bezleri. Birkaç değişik markanın var. Hemen tamamı bu beklentileri karşılıyor. Değişik kalınlıkta olan türler var. Ben dalin ve baby&me markasını kullandım. İkisi de iyi yalnız baby&me çok daha ince. Yer açısından ince olanı tercih ettim.
Ayrıca alt açma bezlerinde 2 ölçü vardır. 60*60 ve 60*90. 60*90 çok büyüktür ve o halde kullanımı pek pratik değildir. Firmalar daha geniş koruma alanı dese de amacınız bebeğin ensesini korumak değil. Bebeği akşam evde yıkarsınız olur biter. Yine de tavsiyem 60*90 boyunda olandan almanız. İkiye kestiğinizde size 60*45 boyunu verir ki bu rahatlıkla işinizi görebilecek bir ebattır ve aldığınız ürüne %50 indirim anlamına gelir. Benimki bu satırlar yazılırken 4 ayın içinde hala 60*45 yeterli. Daha da yetecek gibi duruyor. (9. ayda güncelleme yapıyorum: zor oluyor ama hala yeterli)
Evde bebek altı değiştirilirken işemedi veya kaka yapmadıysa adı kullan at diye bezi hemen atmanıza gerek yok. Kirlenmediği sürece istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Ev dışındasınız bebeğin altını temizliğinden hiç hoşlanmadığınız bir yerde değiştirdiniz. O kirli yüzeye temas eden bezi geri almak içinize sinmedi mi? Atın gitsin. (yanınızda birkaç tane alt bezi taşımayı unutmadığınızı varsayıyorum). Ayrıca kaç tane alırsanız alın o kullan at bezler hem daha hafif hem de daha az yer kaplar. Maliyet de zannettiğiniz kadar çok olmaz.
Alt açma bezi bulamadığınızda bir eczane medikal veya marketten yetişkin hasta alt serme bezi de alabilir ve kullanabilirsiniz. Fiyatları aşağı yukarı aynıdır. Emiş güçleri de. Genelinin boyutu da 60*90 olur. Tek farkları bebeklerinki açık renkli sevimlidir, büyüklerinki daha resmi renklerde olur. Ancak ihtiyaç anında işinizi görür.
Kağıt havlu, doktor muayenehanelerinde kullanılan altı naylonlu veya naylonsuz muayene masa örtüleri, tek kat pamuk bez gibi yurdum çözümleri işe yaramıyor. Denedim. Kefen bezi tarzı kalın keten bez biraz işe yarar ancak o da hem sevimsiz, hem yeterince efektif değil hem maliyetli hem de bulması ve taşıması zor.
Arada yanılıp şaşıp aldığınız garip bebek setlerinden birinden mutlaka ev tipi alt açma bezi çıkar veya birisi hediye getirir. Siz paranızı ona harcamayın bolca kullan at depolayın

29 Ağustos 2014 Cuma

bebek güvenlik elektrikten koruma kablo düzeni, bebek güvenlik malzemeleri nedir nelerdir ne işe yararlar nasıl seçilir seçim yapılır

Bebek güvenlik:
Eskiler bebekleri Allah korur derlerdi. Doğrudur. Bu kadar haşarı ve hareketli ve hatta korkusuz olan bu yaratıkların (başka kapsamlı kelime bulamadım) normalde bizler gibi bir şansla hayatta kalmaları mümkün değil. Siz olsanız devrilecek olan sandalye ona devrilmez. Siz olsanız üzerinize yıkılacak olan 72 ekran televizyon onun üzerine devrilmez.
Ayrıca yapıları da çok sağlamdır. Sizi öldürecek elektrik onları öldürmez. Kolay kolay boğulmazlar. Nefes-yemek borusu sistemleri bizlerden daha iyi korunmuştur. Kafaları çarpmalara çok daha iyi dayanır. Beyinleri daha az hasar alır ve 2 yaşına kadar bölgesel çapta bir hasar yoksa iyileşme imkanları bizlerden kat kat fazladır. Yaraları bizlere göre 4-5 kat daha hızlı iyileşir. İz kalma olasılığı da çok daha düşüktür. Eklemleri yerinden çıkıp çok az hasarla geri oturur ve oluşan hasar daha iyi tamir olur. Kalbi delik bir çocuk duruma göre 10 yaşına kadar yaşayabilir ancak aynı hasara sahip büyük insan genelde 1 yılı göremez. Büyük insan 39 derece ateşte darmadağın olurken bebekler 40 derecenin üzerinde ateşte bile ciddi hasarlar almadan kurtulabilirler. Onları havaleye sokacak ateşte bizler çoktan bitkisel hayata girmiş oluruz. Ayrıca hemen her hayvan çok ciddi bir açlık veya başka bir sorunu yoksa bebeklere daha anlayışlı davranır. Sizi parçalayacak bir ayı bebeğe zarar vermez. Hatta koruduğu pek çok vaka kayıtlıdır. Unutmayın 1 milyon yıldan fazladır insanlar bebek yapıyor ve onlara soğuk korunmasız mağaralarda taş üstünde veya ağaçlarda yaşarken bakabildiler. Daha doğrusu bebekler hayatta kalabildi.
Bunlara rağmen başlarını derde sokmayı o kadar iyi bilirler ki bunca avantaja rağmen sizin aklınıza gelmeyecek bir muzipliği (veya cenabetliği) mutlaka bulurlar. Unutmayın onların akılları bizden farklı çalışır. İlk doğduğu andan itibaren çocuğunuz sizden kat kat zekidir. Aklı çok daha hızlı ve derin çalışır. Doğduklarını 2 ay anlayamıyor o salaklar gibi laflara itibar etmeyin. Kendi diyen kendi olur sözü sanki bu durum için söylenmiştir.  Oranlarsak siz siyah beyaz görürken onlar 3 boyutlu hd görür. Siz comodore 64 seniz o 10 çekirdekli işlemcidir. Sizin onları salak sanmanızın tek nedeni işeme dahil her şeyi sonradan öğrenmek zorundalar. Bu yüzden de korkunç bir öğrenme kapasiteleri ve bunu destekleyecek meraka sahiptirler. Bir mutfakta siz sadece tezgahın üzerini görebilirken o açılıp içine girilecek ve bulduğu her şeyi önce ağzına alıp sonra oraya buraya vurabileceği şeylerle dolu dolaplar görür. Bir odada siz koltuk görürsünüz o altına girip araştırma yapacağı bir sürü mağara görür. Siz prize bir cihaz takarsınız o velet o cihazların nasıl çalıştığını anlamak gereğini hisseder ve bunun için elini sokabileceği 2 delik görür. Sizin için tuvalet sifona bastığınızda biterken o çocuk o deliğin diğer ucunun nerelere gittiğini merak eder ve o delik onun için evrenin bütün sırlarını barındırır. Çamaşır makinesi veya buzdolabı onun için uzay mekiği kadar ilgi çekicidir. Üzerinde renkli renkli karakterlerin oynadığı o cam aletin içinden çıkan bir kablo duvara gidiyorsa o kablo incelenmelidir. Salak değillerdir. Bizden farklı düşünürler. Bu nedenle akla gelmeyecek şekillerde kendilerine zarar verebilirler. Bu nedenle meleklere yardımcı olun ve bazı tedbirler alın. Onun yapabileceği her şeyi tahmin edemezsiniz ancak olasılıkları yarıya bile indirseniz kardır.
Tüm evi güvenli bölge haline getiremezsiniz ancak çocuğun yaşamının en çok geçeceği yerlerle bizim için bile en tehlikeli yerler olan mutfak, banyo ve tuvaleti öncelikli olarak güvenli hale getirmeniz gereklidir.
Çocuğa yaşam alanı açın. Lütfen oturduğunuz odada, hatta bence salonunuzu misafir için değil kendiniz için kullanın bırakın misafir bulduğunu yesin, orta sehpa, biblo, televizyon ünitesi, içindekilerin kimseyi ilgilendirmediği anlamsız vitrinler gibi size normalde hiçbir faydası olmayan o manasız şeyleri çıkarın. Eşim hamile olduğunu söylediğinde ilk işim salonda oturduğumuz koltuklar hariç her şeyi ortadan kaldırdım. Attım, sattım, hediye ettim. Bırakın eviniz haciz gelmiş gibi olsun. Bir süre sonra siz de ferahlayacaksınız.
Televizyonunuz lcd gibi düz ekran bir şeyse duvara, yerden yaklaşık 1.2-1.5 metre yukarı (koltuklarınızın yüksekliğine ve sizin boyunuza göre) monte edin veya ettirin. Hafifçe sağa sola dönen bir aparat yeterli olur. Aparat ne kadar çok yöne dönerse o kadar çok kolu oluyor ve zamanla eğiliyor.

İyi bir tercih değilmiş

 Hala tüplü televizyon kullanıyorsanız televizyonun ön kısmına 1 santim yüksekliğinde kapının kapanmasını engelleyen üçgen takozlar benzeri bir takoz koyun. Arkasının çok büyük olduğuna bakmayın, o televizyonların ağırlıklarının (markalarına  göre) %70-80 kadarı önde olur. Bu yüzden ön yüzde ekranın altı tamamen yere temas eden bir ayak şeklindedir ama arkada sadece 2 küçük ayak bulunur. Öne devrilmeleri çok çok kolaydır. Televizyonu koyduğunuz mobilyanın ayakları ayarlanabiliyorsa ön tarafın birkaç milimetre (santim değil) yüksek olacağı şekilde ayarlayın. Ayarlanmıyorsa altına karton veya tahta koyarak bunu sağlayın. Hafif geri yatan bir ünitenin devrilme riski %70 kadar azalır.
Hala varsa kütüphane, gibi yerden yüksek mobilyayı duvara sabitleyin. Bunun için çok işlevli ve ucuz l demirler var. Duvar ve mobilya biraz örselenecek ama onun çocuğun üzerine düştüğünü düşünün ona göre karar verin. Nereye devirecek demeyin. Bir yolunu bulurlar. Üstelik o kadar hızlı büyürler ki dün kucağınızdan inemeyen o inek sanki ertesi gün koşmaya, tırmanmaya başlar. Zamanın nasıl geçtiğini anlayamazsınız bile.
Her türlü raf ve dolabın ağzını çocuk 6 aylık olduğunda kapatın. İmkanınız varsa en iyisi kilit takmaktır. Bunu yapamıyorsanız veya yapacak usta bulamadıysanız çocuklar için  raf ve dolap kilitleri mevcuttur. Ancak bunlar yapıştırmalıdır. Yani zamanla çıkarlar veya çocuk biraz güçlendi mi çıkarmayı başarır. Yine de uzun zaman işinizi görürler.
Çıkarabildiğiniz kulpları çıkarın. Kulpları basamak olarak kullanmaktan çarparak kendilerini yaralamaya kadar değişik şekillerde kendilerine zarar vermek için kullanabiliyorlar. Seyrek kullanılacak alanlar için çocuğun da normal yaşam alanı dışındaysa plastik kablo bağı (kelepçe, çırt kelepçe) kullanın. Aşırı sağlamdır. Mutfak rafları için kullanacağınız anda takacağınız raflar bir ara vardı ancak şu an piyasada yok. Ben bulamadım. Bulursanız alın. Çıkaramayacağınız kulplara keçe yapıştırın. Ayrıca o çekmece veya kapakları mutlaka kapalı tutmanın bir yolunu bulun. Ama hazır satılan plastik güvenlik kilitleriyle ama don lastiğiyle, bir şekilde her isteyenin açamayacağı hale getirin. O bücür ikinci raftaki ekmek bıçağının zararlı olduğunu bilmez veya alt raftaki büyük et çatalı onun için prize sokulması gereken bir şeydir. İçinde tencere mi var, tuz ruhu mu var dinlemez ve kuytu bir dolabın içinde yatmaya bayılır. Kapağını açabildiği şeyleri mutlaka döker hatta yutmaya çalışır. Buzdolaplarını kapatmada kullandığımız mıknatıslı lastik buzdolabının içine girip hapis kalan çocuklar yüzünden icat edildi.

Çok işinize yarayacak keçeler değişik boy ve şekilde mevcuttur. At nalı gibi olan şey kapı güvenliği. Sonraki maddede anlatılacak.




Kapı stoperi:
El alışkanlığı oturduğunuz odanın kapısını kapatıyorsunuz. Ama sıcaklık ama klimayla zorla serinlemiş odanın ısısı değişmesin diye. Veya çocuk ortalıkta dolanmasın diye odadan çıkarken kapıyı kapatma adetiniz var. Çocuk peşinizden geldi (veya zaten ordaydı) ve elini kapı aralığına soktu. Hepsin,i geçtim sizin gözünüzün önünde uslu uslu oynuyor, ortada bir şey yok diye siz de rahatsınız ve oturuyorsunuz. Birden cereyan oldu ve kapı kapanıverdi. Olmaz deme olur. Ne uzun senaryo demeyin yaşayınca göreceksiniz. O kibrit çöpü gibi parmakların kırıldığını hissetmezsiniz bile. Keçelerin olduğu resimdeki at nalı gibi olan yumuşak malzemeyi kapının üst kısmına geçirin. Hem kapı kapanmaz hem de ses yapmaz.
           
Köşeler ve kenarlar:
            Çocukların ve bebeklerin kafaları travmalara bizden çok daha dayanıklıdır. Hatta 1/3 oranında esneyebilirler. Ancak bu bir dolabın köşesine çarptığında veya düşerken fazladan bir de sehpa kenarına denk geldiğinde yeterli olmayabilir. Bu nedenle bu iş için hazırlanmış plastik köşelikler kullanılması faydalı olacaktır. Kenarlar için de eşyanızın durumuna göre yapışkanlı keçe veya eşyanız çok değerliyse çift taraflı bant ile yapıştırılacak şeffaf bir lastik işinizi görür. Mobilyalarda kenarlar çok uzun olabilir böyle durumlarda tüm kenarın kapatılması hem maddi olarak pahalıya gelir hem de uzun bantlar daha kolay yerinden çıkar. Yol şerit çizgisi gibi kesik kesik yapabilirsiniz. Bu şekilde risk en azından yarıya iner.


Tercih edilen köşeli mobilyaların hiç olmamasıdır. Mecburen olacak olanları da düşük risk konumuna getirin.

Banyo, tuvalet:
Çocuklar değil büyükler içinde sıkıntılı yerler. 1996da Amerikalıların banyo ve tuvalette geçirdiği ölüm ve yaralanmayla biten kaza sayısı 6683. 250 yıldır köpekbalıkları nedeniyle ölen insan sayısı 128. rapor edilememişlerle beraber sayıyı iki katına bile çıkarsak durum ortada. Kaza ile ölümlerde trafik kazasından sonraki ikinci baş neden. Kaygan zemin, her taraftan çıkıntı yapan musluklar, lavabolar, duşakabinler…vb. takılması çok kolay su giderleri, su ve elektriğin çok yakın olması ve kullanılan malzemelerin çok sert olması. Üstelik genelde çok dar alanlara bunlar sığdırıldığı için olası bir düşme sırasında işiniz neredeyse tamamen şansa kalıyor.
Özensizce yapılan tesisatlar ve ekleri nedeniyle yaşanan elektrik çarpmalarını bir kenara bırakırsak ıslak zeminli bu alanlardaki baş risk düşmek. Salon ve odalarda yapıldığı gibi bu alanlarda çarpılacak noktaların kapatılması pek mümkün değil. Musluğun başını kapatırsanız siz kullanamazsınız. Ayrıca musluklar zaten çok sert malzemeler olduklarından keçe veya plastik tabaka yeterince yavaşlatmaz. Diğer yüzeyler de sık sık suyla temas halinde olduğundan iyi bir yapıştırıcı bile zamanla çözülür. Üstelik ıslak kalan keçeler veya altında su biriken tabakalar hem koku yapar hem de çok güzel mikrop yuvası olurlar. Gereksizdir. Bilindik anlamda bir köşe olmadığından üstteki resimdeki parçanın da takılabileceği bir yer genellikle yoktur.
Bu durumda daha radikal bir çözüm düşünerek düşmeyi önlemek için tedbirler almalıyız. Her şeyden önce sık sık takılacağınız o tuhaf dekoratif tüylü paspaslardan kurtulun. Onlar kaymaz ama ayağınıza takılır. Unutmayın mesele sadece çocuğun banyoda kayması değil. Siz kucağınızda çocuk varken kayıp düşebilirsiniz. Dikkatinizi ve görüş alanınızı bozan kucakta çocukla kaza daha kolaydır. Ayrı terlik uygulaması da çocuk varlığında her an işe yaramaz.
O zaman zemini daha zor kayar hale getirmek gerekir. Bunun için hırdavatçılarda metrelik kaydırmaz bantlar satılır. Yaptıkları işe göre de ucuzdurlar. Birkaç metre alırsınız ve zeminin durumuna, adım genişliğinize göre yapıştırırsınız. Otel, havuz, hastane türü pek çok alanda mutlaka görmüşsünüzdür. Islak zemin için yapıldıklarından keçe gibi koku yapma veya pislik tutma durumları yoktur. Yalnız ıslak paspasla silme işi biraz zor olur.

Diğer:
Çocuğun odadan çıkmasını önleyecek çit şeklinde kapı, sürgülü pencerenin kapanmasını önleyen takoz, pencere sabitleme kolu gibi başka çeşit çeşit malzeme vardır. Hepsini bilmek mümkün değil. Bazı ürünler 1 seri gelir ve bir daha bulamazsın. İhtiyacınızı iyi tespit edin ve risk analizinizi iyi yapın.
(şu metrisin önü bir uzun alan:P)

Elektrik:
Elektrik normal insanlar için de tehlikelidir ancak bir yetişkinin parmağı priz deliklerine girmez veya bir yetişkin bulduğu her şeyi prize sokmaya çalışmaz veya tuttuğu her kabloyu çekme derdine düşmez. Ama çocuklar yapar. Hem de seve seve. Parmakları da o delikler için yeterince küçüktür.
Çok basit ama biraz uğraştıracak birkaç tedbirle elektrik kaynaklı kaza ihtimalini normalin %20sine kadar indirebilirsiniz.

Kaçak akım rölesi:
Elektrikle yakın ilgisi olmayan biri için manasız bir kelime farkındayım. Daha önce kullanmış ama adi malzeme kullanılmışsa bir işe yaramadığı için veya kaliteli malzeme de çok sık attığı için kullanılması istenmeyen bir kalem olabilir.
Kaba bir elektrik bilgisi: Evlerimizde kullandığımız elektrik dalgalı akıma sahiptir. Pil ve akülerdeki gibi direk akım değildir. Bu ne demek. Direk akımda elektrik akımı bir noktadan çıkar ve diğer tarafa doğru kesintisiz gider. Yani her iki kabloda da elektrik vardır. Dalgalı akımdaysa akımın frekans değerine göre belli aralıklarda akım bir yöne gider sonra aynı yerden geri döner. Yani akım a noktasından çıkar b noktasına kadar gider, sonra geri a noktasına döner. Direk akım gibi tüm devreyi dolaşmaz. Sadece ilerlediği zaman geçici olarak akımı üzerine alacak bir boş kablo gereklidir. Bunun pratik anlamı şudur: evdeki prizde bulunan iki delikten sadece birinde akım vardır diğerinde yoktur. Prizi çıkarttığınızda kablolardan biri sizi çarpar diğeri priz kullanımdaysa çarpar ancak kullanımda değilse sadece gıdıklar.
Bu mantıkla çocuk prize bir şey soktuğunda çarpılma olasılığı %50 diyebilirsiniz ancak çocuk asla denemekten vazgeçmez. Mutlaka %100e ulaşmanın bir yolunu bulur. Kaçak akım rölesi burada devreye girer. Bu röle iki kablo arasında bir akım dengesizliği oluştuğunda derhal elektriği keser. Yani çocuk nötr kabloya bir iğne bile soksa bu hareket o boş kabloda küçücük bir geçici akım oluşturur. Normalde faz (elektrikli, canlı) kutupla nötr (boş) kutup arasında olması gereken denge çok çok az bozulur ve kaçak akım rölesi bu azıcık farkı anlayıp elektriği keser. Bu işlemi priz tamamen boştaysa normalde 0 olması gereken nötr kabloda akım yakalayınca da yapar. Prizde çalışan bir cihaz varsa ve o cihaza bir müdahale yapıldıysa da anlar ve işini yapar. Yani televizyon açıkken çocuk içine küçücük bir damla bile su kaçırsa veya oklavayla televizyonu sallasa veya vileda sapıyla buzolabı takılıyken prize vursa elektrik kesilir. Birkaç dakika karanlıkta kalırsınız ancak çocuk elektriğe çarpılmaktan kurtulur.


  kaçak akım rölelerinin şekilleri. Evin elektrik sistemine göre 2 veya 4 kutuplu olan kullanılır.

Bu arada lütfen düzgün bir marka kullanın. Hatta evinizin sigortalarını da eskimişse veya uyduruk malzemeyse değiştirtin veya değiştirin. Marka vermeyi sevmem ancak legrand, merlin gerin, siemens, schneider, kısmen viko ve makel gibi daha kalitesiyle bilinen markaları tercih edin. Kar marjı yüksek olacağı için size çok adi malzemeyi vermeye çalışacaklardır. Hiç anlamıyorsanız kullanılan malzemenin tse belgesinin olmasına dikkat edin. CE işaretini yutturmaya kalkabilirler ciddiye almayın. CE o malzemenin ülkeye faturalı giriş yaptığını ve satılışının yapılabileceğini gösterir. Belli bir kaliteye sahip olduğunu değil. Kaliteyi TSE gösterir. İso ve benzeri belgelere sahip malzemeler de TSE alır. Ayrıca rölenin üzerinde üzerinde T harfi bulunan bir düğme vardır. O test düğmesidir. İlk takıldığında hemen ve devamında ortalama ayda bir o düğmeye basın. Düğmeye bastığınızda elektrik kesiliyorsa röle çalışır durumdadır.

Priz örtücüler:
Pek çok yerden çok ucuza priz kapatıcı bulabilirsiniz. Mutlaka alın ve çocuğun ulaşabileceği (tavsiyem 1.5 metrenin altındaki) her prizi kapatın. Birkaç çeşidi var. Arkasında tutma yeri olan türleri çocuk kısa zamanda çıkarmayı öğreniyor. Tavsiyem özel bir anahtar veya aletle açılan türleri tercih edin. Onu çıkarmayı öğrendiklerinde iyi kötü prizden uzak durmayı da öğreniyorlar. Anahtarlarını kaybetmeyin sonra zor çıkıyorlar. Anahtar dediğim uyduruk bir plastik spatül ama yapan ona göre yapmış.


Kendi anahtarıyla çıkarılan priz kapatıcı.


Akıllı kapatıcı. Priz normalde kapalıdır ancak siz birşey takacağınız zaman açılabilir. 2 dezavantajı vardır. Birincisi bozulabilirler ara ara kontrol edilmesi gerek. İkincisi çocuklar nasıl açılacağını öğrenebiliyor.


Klasik kapatıcı. Takması kolay ama çıkarması da kolay çocuk için bile.
Bu arada prizi kapatmak için flaster veya selobant bir işe yaramaz bilginiz olsun.



Prizin kendisi:
Prizin bizzat kendi yapısı kaza olasılığında rol oynar. Günümüzde kullanılan prizler iki parçalıdır. Yani duvarın içinde kalan metal çerçeveli ve asıl elektriği taşıyan kısım. Bir de bu parçanın üzerine vidalanan sizin dışarıdan gördüğünüz plastik kısım. Bu iki parçalı prizlerin avantajı elektriğin olduğu kısım deliğin dışarıdan görünen kısmından biraz daha içeridedir. Bu nedenle dışarıdan parmakla veya çatal gibi bir şeyle elektriğe ulaşmak biraz daha zordur. Ve eğer kaçak akım rölesi de takılıysa röle metal eşyayı prize sokmaya çalışan çocuk elektriğe ulaşamadan elektriği kesecek zamanı bulur.

 iki parçalı prizlerde dış kaplamayı söktüğünüzde asıl elektriği taşıyan ikinci kısma ulaşırsın.  Diğerinde bu parçalar birleşiktir.


Ancak eski evlerde kullanılan prizler ve günümüzde ucuza kaçılmış tadilat ve inşaatlarda (genellikle ilçelerde) kullanılan prizler tek parçalıdır. Yani elektrikli kısım hemen deliğin arkasındadır. Bu nedenle hem çocuk elektriğe çok daha kolay ulaşır hem de röle elektriği kesmek için yeterli zamanı bulamayabilir. Röle her şartta elektriği keser ancak birkaç milisaniyeliğine çocuk elektriği hisseder. Süre çok kısadır ve genelde sadece korkutacak kadar akım geçer ancak ne olur ne olmaz. Siz tedbirinizi alın ve çocuk elektriğe zor ulaşsın.
 eski prizlerin başka resmini bulamadım ama bu priz ve anahtarların krem rengi olanları takılıysa .çocuk için değil kendiniz için de değiştirin. hatta 10 yılı dolanları değiştirin. priz ve düğmelerin ömrü 10 yıldır.

Ayrıca kullanılan elektrikli alet sayısıyla evdeki priz sayısı her zaman orantısızdır. Çocuk gelince priz ihtiyacınız birkaç kat artacak. Bunun için biraz daha fazla priz eklemeniz gerekeceği malum. Bu ek işini lütfen priz kablosuz çoklu prizle yapmayın. Çok kolay kaçak yaparlar, çok kolay bozulurlar, yangın çıkarma ihtimalleri daha fazladır ve çocuklar için gel benimle oyna mesajı verirler.
 Bu ve benzeri direk prize takılan ürünlerden kendi sağlığınız için normalde de kaçının. Topraklı veya topraksız fark etmez. Çok kolay sorun yaratırlar.


 Bu da iyi bir çözüm değil.



Bunu gördüğünüz yerde kaçın.

Priz arttırma ihtiyaçlarınız için en sağlıklı 2 yöntem vardır. Tavsiyem bu iki yöntemi bir arada kullanmanız. Birincisi sıva içi çoklu priz. Normal priz gibi duvarın içine monte edilir ancak 2-3 çıkışı vardır. Çok eski binalar hariç genelde duvardaki yuva ve elektrik sistemi bu ürünlerle uyumludur. Çok sağlıklı ve güzel çözümlerdir. Tesisat ve sigorta sistemi sizin sınırınızdır. Yani sigortayı attırmadığınız ya da duvarın içindeki kabloları yakmayacak her türlü cihaz kombinasyonunu rahatlıkla kullanabilirsiniz. Yeni modeller özellikle daha dayanıklı malzemeden yapıldığı için yangın ve benzeri konularda tekli prizlerden daha güvenli olduğunu bile söyleyebilirim.
 


Sıva içi prizlere örnekler. 4 ve 5li örneklerine de rastladım ancak siz 3ü geçirmeyin.

 Normal prizler gibi duvardaki yuvaya takılırlar.

Diğer yöntem bildiğimiz kablolu uzatmalardır. En büyük avantajları çok fazla sayıda priz içerebilirler ve duvardaki priz çıkışından çok daha uzağa taşınabilirler. Taşıyabilecekleri yükü aşmadıysanız güvenilir araçlardır. Ancak dikkat etmeniz gereken birkaç unsur söz konusu:
a)      Elektrikli ısıtıcı, klima, ütü gibi yüksek güçlü cihazları aynı anda kullanacaksanız mümkün olduğunca ayrı prizlerden güç almalarına dikkat edin. Hatta imkan varsa ayrı ayrı sigortalara bağlı prizlerden kullanın. Çoğu evde bu imkan yoktur. Ancak 1 elektrikli soba, 1 klima ve ütüyü bir tane 3lü prize bağlayıp aynı anda çalıştırmayın. Yüksek güçlü cihaz nedir derseniz cihazların arka veya alt yüzlerinde etiketleri olur. Güç yazan değeri okuyun sonu ‘W’ ile biten değer. 1500 W ve üzeri yüksek güçlüdür (220 V yazan kısım değil). Genelde sigortalar bağlı bulundukları devrede toplam 3000-4000W (16-20A yaklaşık) gücü kaldıracak şekilde seçilir. Yani salon, oturma odası ve yatak odası aynı sigortaya bağlı ise bu üç odadaki  elektrikli cihazların WATT (W) cinsinden güçlerinin toplamının bu sınırı aşmaması gerekir. Bu nedenle çoklu prizde yüksek güç çeken ve aynı anda çalışacak cihazları farklı yerlere dağıtmak iyi bir uygulamadır. Sadece çocuk için değil, normal zamanda da yaparsanız iyi olur. Fırın, ketıl gibi aynı prize bağlı birkaç yüksek güçlü alet varsa ama aynı anda kullanılmıyorsa sorun olmaz.
b)      Kullandığınız seyyar grup prizin kapatma düğmeli olmasını tercih edin. Sigortalı daha bir tercih nedenidir ancak ülkemizde yaygın bir şey değil. Düğmelilere razıyız. Kullanmadığınız zaman da bu düğmeyi kapatın. Hem siz elektrik tasarrufu sağlarsınız hem de sistemde elektrik olmayacağı için güvenliğiniz artar.
duvara da sabitlenir


c)      Prizi yerde veya başka bir yüzeyde serbest bırakmayın. Duvara veya kullanılacağı dolaba sabitleyin.
 bu iyi bir tercih değil. prizler dışarıda, sabitleme imkanı yok,i gel benle oyna diyor ve kablo fazla ince

d)     Uzatma kablosunun çok uzun olmamasına dikkat edin. Kablo uzadıkça taşıyabileceği elektrik miktarı azalır. Bunun hesabı mümkündür ancak konuyla ilgisi olmayan biri için gereksiz yüktür. Siz çok gerekmedikçe 5 metreyi aşmayın. Sadece televizyon, uydu, modem benzeri çok düşük güçlü cihaz kullanacaksanız uzunluk çok sorun değil.
e)      Eğer priz kısmını alıp kabloyu siz takacaksanız 1,5 mmlik kablo kullanın. Kablosu takılı ürünlerde genelde 1 mm kullanılır. Taşıma kapasiteleri yarı yarıyadır. Olaydan anlamıyorum hazır alacağım derseniz bir önceki maddeye mutlaka uyun. Zaten düzgün markalar kolay kolay 5 metreden fazla kablolu uzatma prizi yapmaz.
f)       Elektrikle ilgili her şeyde kaliteli malzeme kullanın. Vikonun 5li prizi fiyatına milyoncuda 3 tane 3lü alırsın ancak riskin kat kat fazladır.

Kablo kanalı:
Siz yerde kablo gördünüz mü ona takılmamaya çalışırsınız. Çocuk için yerdeki kablo keşfedilmesi gereken birşeydir. Çocuklar arkeoloji okumadığından kabloyu incelemek için bildikleri en baş yöntem kabloyu olanca güçleriyle çekmek ve bir sonuç alana kadar çekmeye devam etmektir. Kablo kopması ve çarpılma yaşayacağınız riskler içinde çok aşağılarda yer alır. Korkmanız gereken kablonun bağlı olduğu yerdir. Televizyon çocuğun üstüne düşebilir, adaptör kablosu yerinden çıkıp kısa devre yapabilir. Çocuğun yaşayacağı alandaki kabloları ve imkanınız varsa evde ortada duran tüm kabloları kanal içine alın veya aldırın. Ayrıca kanalları duvara yapıştırmayın. Vidalayın. Yapıştırma hem zamanla çözülür ve anlamı almaz hem de biraz büyüyen bir çocuk yapıştırmayı söker. Daha da ötesi kira evde yapıştırma kanalın vereceği zarar çok daha fazladır.


Toprak hattı:
            Yok artık demeyin. Bizim ülkemizde bilinmez ve sevilmez ama toprak hattı hayat kurtarır. Unutmayın sigorta cihazı korur toprak hattı sizi korur. En küçük sigortanın atacağı akım bile sizi öbür tarafa götürür getirir. Kaldı ki çarpılma anında sigorta attığına dair bir örnek veya kayıt yoktur. kaçak akım rölesi taktık ya. Evet sağolun ama o da kul yapısı ve onun da atmadığı bazı çarpılma türleri var. Örneğin suya bağlı çarpılmalarda kaçak akım rölesi çok da başarılı değildir.
            Çocuğun genel yaşam alanı olan odadaki prizin toprak bölümüne normalde toprak hattı yoksa bile bir kablo bağlayın ve bu kabloyu büyükçe bir demire bağlayın. Zemin kat veya 1. Katlarda bahçeye sallandırın ve 1-2 metrelik bir çıplak kabloyu toprağa gömün yeter. Daha yüksek katlarda balkon demiri, inşaat demiri (çok zor değil kolonlardan birini biraz törpüleyin çıkar) demir su borusu gibi bir şeye bağlayın veya bağlatın. Bu bir işe yaramaz diyenler çıkacaktır. Çamaşır makinası topraklamak için yeterli değildir doğru. Ancak ıslak elle kabloların arasında eli dolaşan su tabancasıyla oynayan siz veya çocuk için yeterlidir. Aynı şekilde artık eskidiği için güç kaynağı kaçak yapan bilgisayar, tv gibi cihazlardan korunmak için de yeterlidir. Elektrik sobasına yetmez ancak tüm akımın çocuğun üzerinden akmasını önler ki riski ve hasarı yarı yarıya azaltırsınız, hatta daha fazla. 1-1,5 mmlik kablo yeter. Kablonun nasıl görüneceğini mi düşünüyorsunuz. Kablo kanalı.
 prizin altından çıkan ince kablo. priz çok güç taşımadığı için ince kablo ama daha kalın olsa iyi olur

            Uyanık elektrikçiler toprak hattını nötr uca bağlamak gibi ülkemize has sivri zeka ürünü bir çözüm üretebilir. Sakın yaptırmayın. Elektrik konusunun ilk başında anlattığım üzere elektrikli alet kullanılırken akım bir nötre geçer bir geri döner. Yani toprak ve nötr bağlanırsa sizi koruması gereken toprak hattı da cihaz çalışırken akım taşır. Korumak için yapılan hat açık kaza sebebi haline gelir. Direk çarpılmasanız bile topraklamanın belli bir kapasitesi vardır. İnşaat demiri, balkon demiri gibi unsurların taşıyabileceği bir elektrik miktarı vardır. Onu boşuna doldurmayın.



not: bebek eşyaları sanayii çok hızla büyüyen bir sektördür. sürekli akla gelmedik şeyler çıkar. bugün bile burada yer almayan çok şey var. her evin ihtiyacı farklı olduğundan siz de araştırın ve aklınıza yatan ürünleri tercih edin. önce sizin ihtiyaçlarınız.