Bebeğin boşaltım sistemi:
Bebeği olanlar bilir bebeğin
boşaltım sistemi aklınızı birinci derece meşgul edecek ve çektirdiği eziyete
oranla tepki görmeyecek dünyadaki yegane varlıktır. Kabız ya da isalin ardından
o bezdeki her zaman görmeye alıştığınız kıvam renk ve kokuyu alınca
hissedeceklerinizi bebeği olmayan bilemez. Ya da ilk çocuğun ilk kakasının renk
ve kıvamını gördüğünüzde hissettiğiniz korkuyu.
Çocuklar ve bebekler küçültülmüş
insanlar değildir. Organları, biyokimyaları, metabolizmaları bizden çok çok
farklıdır. Bazı durumlarda ortalama bir uzaylı kadar farklıyız. En büyük
farklılıksa sindirim sistemindedir.
Bu yazıda daha çok sindirimin son
halkası olan çıkış ve toplama merkezi ile ilgili yazacağım. Sindirimin daha
önceki basamakları beslenme gibi başka yazıların konusu.
Bez:
Bebeğin sindirim sistemin son
halkası olan boşaltım sistemini emanet ettiğimiz bu araçlar insanlık tarihi
içinde ilginç bir evrim geçirmiştir. Birkaç bin yıl kadar ateşte kızdırılmış
kum kullanıldıktan sonra ucuzlayan pamuklu tekstil nedeniyle kundak gibi
sarılan üçgen bezler kullanılmıştır. Daha sonra petrokimya ürünlerinin de
ucuzlaması sonucu üçgen bezin naylon bir tabakayla beraber sarılmış. Kullan at
kültürünün yaygınlaşması sayesinde kakadan sararmış bezlerin piknik tüpünde
saatlerce kaynatılması eziyeti bitmiş ve hazır bezlere geçilmiş. Daha sonra
hazır bez teknolojisi de ucuzlayıp türlü türlü markalar ortaya çıkınca büyük
firmalar parfüm, renkli baskı, çişi hapseden jel zeolit teknolojisi gibi yan
hizmetlerle piyasadaki yerlerini korumaya çalışıyor. Faydaları tartışılır ancak
burada tartışmayacağım. Çünkü bez seçiminde her ne kadar bazı dikkat edilecek
noktalar varsa da pek çok bebek zaten bezini kendi seçer. Nasıl mı? Bebeğin
poposunda geçmeyen ve acılı kızarıklıklar olduğunda anlarsınız. Günümüzde gerek
patent yasaları gerekse mali nedenlerle bez markalarının kullandığı hammadde
çeşidi oldukça fazladır. Kimi bezler emici olarak pamuk kullanırken bazıları
sentetik elyaf kullanır; öte yandan bazıları zeolit kullanırken başka bir marka
da silikajel türevi kullanır. Bazıları da bunların bir karışımını kullanır.
Kimi marka dış sızdırmaz tabaka için naylon kullanır kimi polietilen kimi de
polipropilen, bir başkası da sentetik reçine analoğu. Bunlar ne anlama gelir
derseniz cevap basit. Sizin için hiçbir şey. Kimse hangi malzemenin ne özelliği
var tamamen araştırıp öğrenemez, öğrenmesine gerek yoktur, zaten firmalar da
her şeyi açıklamaz. Hepsini bilseniz de bebeğinizin poposunun neye gıcığı
olduğunu bilemezsiniz. 3 çocuk olan ve her 3 çocuğun da farklı bir bezle rahat
ettiği evler biliyorum. Kimi çok kaliteli malzeme ister kimi sıradan düşük
fiyatlı merdiven altı üretimli markasız bez. Bazen alerji olmasa da bebek o
markanın bir şeyini sevmez ve kullanmaz. Kızarıklık yoktur ama bebek altı
açılana kadar etini yırtıyormuşsunuz gibi bağırır. Kısmetinize bu düşmüştür.
Bu gerçeğin ilk sonucu bebek
doğmadan önce bez stoğu yapamayacağınız anlamına gelir. Hamilelik 7. Ayı
bitirirken bütçenize göre bir markadan (veya içinize sinen) 1 paket yenidoğan
boyu bez (genelde no:1 olurlar) alın ve doğum çantanıza koyun. Reklamı hoşunuza
gideni mi alırsınız, yakınlarınızın tavsiyesini mi (her kafadan bir ses çıkar
ve her farklı tavsiye diğerini kötüler) yoksa genel alışkanlıklara mı
uyarsınız, en pahalısı olsun mu dersiniz artık size kalmış. Bebeğin o bezi
kullanıp kullanamayacağı genelde ilk pakette bazen 1 ay içinde belli olur. Ona
göre devam edersiniz.
1 ve 2 numara bezlerde bebekler
uzun süre kalmaz bu nedenle bu numaraların çok büyük ambalajları yoktur.
Firmaların bir bildiği var. Söz dinleyin. Benim bulunduğum yerde bez ya
bulunmuyordu ya da getirtilince pahalı oluyordu. Bu yüzden şehir merkezine
indiğimde fazlasıyla alırdım. 2 kutu 1, 1 kutu 2 numarayı başkalarına hibe
etmek durumunda kaldım. İmkanınız varsa onları azar azar alın.
Bez ambalajlarının üzerinde o
bezin kullanılacağı kilo aralıkları bulunur. O aralıklara baktığınızda kafanız
karışır. 2-5, 3-6, 4-9 gibi birbirlerini kapsayan garip aralıklardır. O
aralıklar bezin genişliğinin o kilo aralığında çocukların bel genişliğine uygun
olduğunu gösterir. Ancak sizin hala kullandığınız numaradan bir üste geçmenizin
zamanının geldiğini nasıl anlarsınız sorusuna cevap vermez. 1 numara bez
kullanan çocuğun 5 kiloya varmasını beklemenize gerek yoktur çünkü 2 numarayı 4
kiloluk çocukta kullanabilir diye fikir yürütürsünüz. O zaman belirteç nedir?
Eğer bebeğin çiş veya kakası üst
üste birkaç defa bezinden taşmışsa zamanınız gelmiştir. Bezin boyu aynı zamanda
içindeki emici madde miktarını da belirler. Yani emiciliğinin kapasitesini.
Hiçbir bez firması numaradaki bezin emiş kapasitesini yazmaz çünkü sizin bunu
ölçme şansınız yoktur. Arada birkaç defa fazladan üst değiştirmeyi göze alın ve
çişin bezden taşmasını bekleyin. Her bebeğin metabolizması farklı olduğu için
bezler benzer kilolarda ama farklı boylarda (emiş kapasitelerinde) olurlar.
Bez alırken dikkat edilecek
noktalar:
Bezin parfümsüzü makbuldür
diyeceğim ancak bunu zor bulursunuz. Parfümsüz diyenler de farklı koku emici
veya verici kullanır. Bebeğin kakası çok kolay kokar ve koku doğalgaz gibi
hızla yayılır. Bir şekilde koku kontrolü yapılır.
Bacakları saran sızdırmaz
tabakanın yumuşak olması gerek desem de bunu tespit etmek mümkün değil. Her
markadan alıp içini kurcalarım derseniz siz bilirsiniz. İyi bir yöntemdir ancak
pahalıdır. Bebeğin bacaklarında bezin geldiği yerler çok kızarmışsa, bacağın
sıkıldığı belliyse pile serttir, bezi değiştirin. Aynı şekilde bezin kapasitesi
hala dolmamışsa (bu bezinizi kullandıkça öğreneceğiniz bir şey) ama çiş dışarı
kaçıyorsa pile iyi tutmuyordur bezi değiştirin.
İçinde sentetik elyaf olmasın.
Markalar bunu yazmaz ancak fiyat ucuzladıkça bu malzemenin kullanım oranı
artar.
En pahalısı en iyisidir
diyebiliriz ancak bezin fiyatı bebeğin umurunda değildir unutmayın. Cimriyim
bakkaldan markasız alayım deme hakkınız da var ancak tavsiyem en azından
markası olan üzerinde üreticinin adı ve izni olan bir şey alın. Doktorlar
kızacak ama bez markası tavsiye eden doktora ben inanmıyorum.
Bebeğin bağırsaklarının gelişmesiyle
bez kullanımı arasında bir orantı yoktur. birkaç yıl evvel bir arkadaşıma
doktoru bebeğin bağırsaklarının gelişmesi 2 yaşına kadar devam eder 2 yıl bez
kullan demiş. Arkadaşım mı ters anladı doktor gerçekten mi böyle dedi, dediyse
neden dedi bilmiyorum. Olay anında orada değildim ve doktorun adını bile
bilmiyorum. Ancak daha sonra buna benzer birkaç cümle daha duyunca yazmak
zorunda hissettim. Bağırsaklar şimdiki tıbbi inanca göre 2 yılda gelişiyor.
Yarınki söyleme göre bu 3 yıl da olabilir 10 ay da. Garantisi yok. Ancak
bağırsakları tam gelişmeyen çocuk altında bez yok diye sakatlanmaz. En fazla
kakasını uzun tutamaz. Bu nedenle 2 yaşından önce herhangi bir zaman tuvaletini
söylerse bunu değerlendirin. Hatta 8-12 aydan itibaren çalışmalara başlayın. Tutmakta
zorlanıyorsa sık tuvalete çıkarın. Sakın olmaz 2 yaşa kadar beklemen gerek
demeyin. Bezin ne kadar sağlıklı bir ortam olduğu konusu da tartışmalıdır.
Pişik kremi:
Sindirim sistemini direk
ilgilendirmese de sindirimin son halkasının sağlığını doğrudan ilgilendirir.
Pişik diye bildiğimiz konu aslında mantar oluşumu, cildin reaksiyonu, kısmen
alerji gibi farklı farklı sebeplere bebek poposunun verdiği ortak tepkinin
adıdır. Sayılanların tamamının belirtisi aynı olduğundan ve o yıllarda bu iş
için kullanılan tek bir ilaç olduğundan tek bir isim verilmiş.
100 yıldan fazladır pişik için
kullanılan madde de aynıdır. Çinko oksit. Ancak piyasada 2014 fiyatlarıyla 5
tl-60 tl arasında (bilmediğim daha pahalı ürünlerde olabilir) değişik değişik
ürünlere rastlarsınız. Gördüğünüz ürünlerin %99.999u bir şekilde çinko oksit
içerir. O zaman fark nerede?
Doz: % 10-15-20-40 en genel
kullanılan dozlardır. %10 ve 15 ortada risk yokken tedbir amaçlı kullanacağınız
dozlardır. Pişik gerçekleştiğinde pek geçirici etkileri olmaz. %20 bazı tıp
ekollerinde geçirecek kadar güçlü diye anılsa da aslen risk varlığında (yeni
geçmiş pişik, çok terleme, fazla nem, sıcak yaz ayları, ek gıdaya ilk geçiş
dönemleri) kullanılması daha mantıklıdır. Hafif olgularda iyileşme sağlar ama
daha çok diğer ilaçlarla kombinasyonda kullanılır. %40 seyrek kullanacağınız
ancak pişik varlığında ilk kullanılacak tedavi edicidir. %40 tamamen geçirmezse
mantar merhemi veya kortizon türü bir başka ilaç kullanılır. Kararı doktoru
verir.
Taşıyıcı: Taşıyıcı ilacın etken
maddesini taşıyan diğer maddeye verilen addır. Beyaz vazelin, cold krem, su
bazlı polimerler gibi değişik formlar mevcuttur. Düşük fiyatlı ürünlerin
genelinde ya tek başına beyaz vazelin veya diğer yardımcılar yanında bolca beyaz
vazelin kullanılır. Beyaz vazelin aslen petrolden elde edildiği için mineral
yağ olarak adlandırılan bir sınıftadır. Yani tam sentetik değildir ancak doğal
kaynaklardan da elde edilmemiştir. Normalde beyaz vazelin 100 yıla yakındır
kullanılıyor ve son yıllarda zararlı olarak suçlansa da daha kimse neye zararlı
olduğunu bulabilmiş değil. Ancak elde edilirken petroldeki başka kimyasalların
karışma olasılığı varsayılır. Kaliteli hammaddelerde bu tamamen saf vazelin
elde edilebilir ancak kimse kullandığı ilacın hammaddesine bakmaz, bakmak
istese de bulamaz. Bu nedenle kulağınıza kar suyu kaçar. Ancak şunu söyleyeyim
100 yıldır vazelin ve bir cilt hastalığının ilişkisi bulunabilmiş değil. Asıl
sorun vazelin kolay yıkanabilen bir malzeme değildir. Bir kere sürdünüz mü
birkaç yıkama boyunca kalır. Nemi tutar ancak hava geçirgenliği yok denecek
kadar azdır. Yani cildin nefes almasına pek izin vermez. Ayrıca yıkanamadan
kaldığı süre boyunca sürüldüğü yerde toz, pamuk gibi pislik toplamakla suçlanır
ancak kimse oturup bunu araştırmadı. Kısacası güvenilir sayılsa da pratikte
sıkıntıları vardır. Ayrıca beyaz vazelin petrol ürünü olduğundan saf hali pek
güzel kokmaz ve parfüm, boya gibi maddelerin ilavesi gerekir. Ek alerji riski
olarak kabul edilir. Başka maddelerle karıştırılarak suda eriyebilen vazelinler
elde edilse de uzun raf bekleme süreleri ve sıcak havalarda bu maddeler ayrışır
ve yine yıkanamayan vazelininiz kalır. Bu yüzden bazı markalar mineral yağ
içermeyen kremler yapıyor. Kullanımları pratik, kolay yıkanıyor ve vazeline
göre parfüm türü katkılara daha az ihtiyaç duyuyor. Suda kolay eriyen bazı bitkisel katkıları da
ekleyebiliyorsunuz. Bu eklentilerin ne kadar faydalı olduğu tartışılır ancak
ürün çeşitliliği fazlalaşıyor. Kısaca imkanınız varsa mineral yağ içermeyen
kremlerden almanız pratik kullanımda daha kolaylık sağlayacaktır. Gündelik
kullanım için %10-15 tedbir amaçlı %40. Bütçeniz uygun değilse vazelinlilerden
(parafin diye de geçer) alın. Dediğim gibi zararı için değil kullanım kolaylığı
ve çocuğun rahatlığı için. Bazı formülasyonlarda uzun zaman sıcakta bekleyen
kremlerde içerikteki maddeler ayrışır. Bunu öngörmek çoğunlukla mümkün
olmadığından pişik kremlerini gölgede saklayın. Aslında bu uyarı tüm kremler
için geçerlidir.
Bu arada
pişik kremini kasık ve popo yanaklarına sürün. Kakanın çıktığı deliğe değil. O
zaman çocuk zarar görür.
Marka: Marka
karşılaştırmasına fazla girmeyeceğim ancak işinizi görebilecek daha ucuz
fiyatlı ürünler varken abartı fiyatlı ürünlere takılmayın. Pişik kremi bir kere
alıp kurtulacağınız bir şey değil. Ürünün içeriğinin çok kalabalık olmamasına
dikkat edin. Bazı ürünlerde bir paragraf içerik olur. Şu yağı, bu yağı, o
ekstresi, öyle vitaminler ki….bunlara gerek yok. En azından her gün kullanmaya
gerek yok. İhtiyaç esas olarak çinko oksittir. Sizin ihtiyacınız olmayan
papatya yağı ve x vitamini için fazladan 2 kat ödemeye ne gerek var. Hipp ve
uni babyden memnun kaldım. Sebebi kolay yıkanabilir olmaları ve görece ucuz
olmalarıydı. Ucuz değiller demeyin. Bana satmaya çalıştıkları avent, sebamed
gibi markalara göre oldukça ucuzlardı. Çinko oksit, çinkos gibi markaları da
denedim. Zararları olmadı ancak yıkanmaları sorundu. Sonra kendim yapmaya başladım.
Silme
mendili:
Çocuk
güzelce kakasını yaptı rahatladı. Beze yapıldığı için çocuğun tenine sıvandı.
Kimi zaman sırtına kadar kimi zaman göbeğine kadar. Şanslıysanız bile tüm popo o
açık sarı yağlı kremsi maddeyle sıvanır. Yeni bezi bağlamadan sıvaşmış kaka
neyle temizlenecek?
Eskiden
ağız bezi yapılan kumaştan kare parçalar kesilir, her popo silmede su ısıtılır,
ılık suyla ıslatılmış bezle popo silindikten sonra bez kaynatmak üzere
ayrılırdı. Sonra bu bezler ve üçgen bezler Pazar günü piknik tüpünde
kaynatılırdı. O 10 gram kakanın zulmü çoktu. Şimdi hazır ıslak mendiller var
ancak 20 yıla yakındır kullanılmalarına rağmen bir sorunları var: Tamamına
yakını birkaç tane kimyasal madde içerir. Önceleri alkol vardı. Değişen zamana
göre tu kaka olan alkol çıkarıldı ancak yerine sls gibi temizleyiciler ve adı
alkol olmayan ancak daha masum olmayan başka başka temizleyiciler
nemlendiriciler ve parfümler kullanılmaya başlandı. Elinizi ıslak mendillere
sildikten sonra elinizde kalan kayganlık hissi ve önce beliren hoş koku
ardından zamanla o kokunun dönüştüğü kimyasal koku bunların eseridir.
Hipoalerjik ve benzeri her türlü lafa ve slogana rağmen ıslak mendil alerji
riski taşır ve yıllardır sağlık kimyası
işinin içindeyim hala da içime sinmezler.
Son
yıllarda saf pamuk ve saf su şeklinde mendiller çıktı. Mantıksal olarak da
zararsızlar ancak onlar da nedense çok pahalı. Saf su Sibirya madenlerinden
çıkarılıyor sanki. Saf sulu mendillerden kullanmaya kalkarsanız çocuğa aynı
zamanda iki bez bağlıyormuş gibi bir mali külfet oluşur.
Çözüm
basittir. Parfümlü temizleyici mendillerden kalın dokulu olanı alın ve çeşme
yıkayın. Elinize kayganlık hissi vermesi bittiğinde yeterince temizlenmiştir.
Fazla güç uygulamadan sıkın. Biraz nemli kalsın. İşte sağlıklı ve ucuz alt
silme mendili. Çeşmeden saf su akmıyor diyen bir arkadaşım oldu. Bebeği yıkarken
neyle yıkıyorsun diye sordum. Bebek zaten çeşme suyunun tenine değmesine
aşinadır. Bebeği saf suyla yıkamazsınız, yıkamayın da zaten zarar verirsiniz.
Popoda aynı bebeğin olduğuna göre çeşme suyuyla yıkanabilir. Saf su çok faydalı
bir şey değildir. Hatta faydalı bile değildir. Ama ısrarla saf su saf su
diyorsanız sanayiden akü suyu alın ve onunla yıkayın. Ne akü suyu mu demeyin. O
saf sulu mendillerdeki saf su nasıl elde ediliyor sanıyorsunuz. Aynı
yöntemlerle. Saf su elde edebileceğiniz 2-3 yöntem vardır ve serum sularından
akü suyuna kadar hepsi bu yöntemlerden birini kullanır. Hiçbir yöntemin de bir
diğerine üstünlüğü yoktur. ama akü suyu steril değil. Saf sulu mendillerde
steril değil. Yalandan bile olsa öyle bir iddiada bulunmadılar. Ancak tekrar ve
tekrar: saf su gerekli değildir. Hatta faydalı bile değildir. Sterilite de aynı
şekilde ne gereklidir ne de faydalıdır. (normal çocuklar için. Sterilite
gerektiren hastalık varsa ayrı). Ayrıca sildiğiniz şeye bir bakın. Steril ve
saf suya ne kadar ihtiyacı olabilir. Sadece adedi 70 kuruşluk ürünlerden değil
biraz daha uygun fiyatlı ancak ne olduğunu bildiğiniz ürünleri tercih edin. ben ucuz bulduğum kalınlığı ve mendil büyüklüğü aklıma yatan ürünlerden topluca alıp çamaşır filesinde makinanın durulama sıkma programında yıkıyorum. 15 dk civarı tuttuğu ve suyu ısıtmadığı için ciddi bir elektrik masrafı da yok. hatta elde yıkamadan da ucuza geliyor. 1-2 aylık ihtiyaç da hazır. çok küçük boy ve kapaklı bir çöp kovasına hafifçe ıslatıp sıkıp nemli bir halde koyuyorum 1 hafta bi,r daha uğraşmıyorum. tamamını nemli tutayım derseniz küflenirler. bırakın kuru kalsın. daha fazla hazırda ıslak mendil istiyorum derseniz başka bir kaba su doldurup içine koyun. suyun içinde küflenmez. ben küçük bir kovada suda mendil tutuyorum ayrıca demin bahsettiğim çöp kovasında nemli mendil tutuyorum. böylece silmek için kullanılacak nemli mendil dar bir zamanda da bitse hemen sudakileri sıkıp kullanabiliyorum. sizin uygulamanız size kalmış.
Kabızlık:
Bebeklerde kabızlığın tam bir
tarifi yoktur. aslında bebeklerin tuvalet alışkanlığını bir standarda sokmak da
çok mümkün değildir. Genelde kaka için günde 2 ile 2 günde 1 arası standart
olarak kabul edilir ve ideal sayılır ancak bazı bebekler günde 3 defa yapar
bazısı haftada 1. Doktora gittiğinizde çoğunlukla size çocuğun şikayeti yoksa
seyrek gitmesinin bir sakıncası yoktur diyeceklerdir. Bunun nedeni hem
bebeklerin sindirim sistemi hala günümüz bilimi için muammalarla doludur hem de
kakayı standart frekansa getirmek için kullanabileceğiniz ilaçların zarar
olasılığı daha fazladır. Nadiren çok sık kaka yapan çocuklar için de benzer
şekilde çocuğun sıkıntısı yoksa, koku yaparken acı ve kilo kaybı yoksa (kilo
alım hızı normal beklenen şekildeyse) sorun yok denecektir.
Normalde bebeklerin macun
kıvamında açık sarı renkli kakaları olur. Arada farklı renk ve kıvamlar yaşansa
da geneli böyledir. eğer bebek bu normal kıvamda ancak seyrek yapıyorsa ve hep
seyrek yapıyorsa sorun yok ancak günde 1 defa yapan çocuk 2-3 günde 1e düştüyse
veya normalde 2 günde 1 yapan çocuğun kaka çok sertse ilgi gerekir.
Öncelikle bebek anne sütüyle mi
besleniyor mamayla mı? Mamayla beslenen bebeklerde kıvam çok katıysa mamayı
değiştirin. Anne sütüyle beslenen bebeklerde kaka çok katıysa ve çok sıcak bir
yerde oturuyorsanız büyük ihtimalle su ihtiyacı vardır. Daha da sorun
giderilemediyse çocuğun sıkıntısına göre başka yollar denenebilir.
9. ayda ek: cicibebe bisküviler işe çok işe yarıyor. özellikle eti. etinin prebiyotik kapsamı ve türü diğerlerine göre daha etkili. içine cici bebe eklenmiş birşey yedirdimmi ertesi gün sırtına çıkıyor. en geç 2. kakadan sonra da etki geçiyor. kalıcı olmamak kötü gelebilir ancak öyle değil. uzun kalıcılık bağımlılık yapar. siz sadece bebeğin bağırsaklarına çalışana kadar yardımcı oluyorsunuz, onun işini yapmanıza gerek yok. yani o balık tutmayı öğrenene kadar konserve desteği gibi.
9. ayda ek: cicibebe bisküviler işe çok işe yarıyor. özellikle eti. etinin prebiyotik kapsamı ve türü diğerlerine göre daha etkili. içine cici bebe eklenmiş birşey yedirdimmi ertesi gün sırtına çıkıyor. en geç 2. kakadan sonra da etki geçiyor. kalıcı olmamak kötü gelebilir ancak öyle değil. uzun kalıcılık bağımlılık yapar. siz sadece bebeğin bağırsaklarına çalışana kadar yardımcı oluyorsunuz, onun işini yapmanıza gerek yok. yani o balık tutmayı öğrenene kadar konserve desteği gibi.
Çocuğun isal olduğuna kara vermek
için öncelikle kaka frekansının çok artması gerekir. Günde 1 defa yapan bir
çocuk 3e- 4e çıkmışsa; macun kıvamından çıkıp su miktarı görünür düzeyde
artmışsa ve 2. Güne sarktıysa isal vardır. Bazen 1 günlük sapmalar olabilir.
Rengin koyulaşması çok önemli değildir ancak çok koyu kahverengi, siyaha
yaklaşan renkler ve yeşilimsi renk izlem gerektirir. Bu renkler 3-4 defa devam
ederse bir doktora görünün.
Alt açma bezi: Bebeklerin altları
değişirken altlarına fazladan bir katman eklenir. Bu batıl inançtan
kaynaklanmaz. Bebeklerin canları istediğinde işeme ve kaka yapma huyları
vardır. Ve asla şu an altım açık, şimdi işersem bizimkilerin o çok değerli
koltukları mahvolur gibi şeyleri asla dert etmezler. Ayrıca o kadar beklenmedik
zamanlarda bunu yaparlar ki asla önceden hazırlıklı olma şansınız yoktur. Daha
sıcak yeni işenmiş bezi açarsınız ve hemen o anda yeni bir çiş dalgası
gelebilir. Ama az önce yapmıştın demeniz onun için bir şey ifade etmez.
Alta daha kapsamlı ve emici bir
tabaka konması bu nedenledir. Eskiden arasına pamuk serpilmiş 2 katlı sıradan
bezlerle ve bazı yerlerde altta naylon üstte bez tabakalarıyla bu işler
halledilirmiş. Günümüzde evde kullanmak için çok şık yumuşak ve kaliteli
kumaştan ürünler mevcut. Fiyatları da ona göre. Ayrıca artan seyahat ve toplu
alışveriş alanları gibi mekanlarda kullanılmak üzere kullan at malzemeler de
mevcut.
Kız çocuklarında çiş konusunda
anne babalar kısmen daha rahat. Çok uzağa gönderemediklerinden risk az. Ancak erkek
çocuklarında ne yönü ne de mesafeyi önceden tayin etmek mümkün. Kaka konusunda
ise tüm bebekler yüksek riskli. Kakaları çok akışkandır ve arada sıkışmış gaz
katmanları olduğundan kolaylıkla kakalarını tahmin edemeyeceğiniz bir basınçlar
roketleyebilirler, bunu birkaç defa üst üste yapabilirler ve kakaları çarptıkları
yerden etrafa sıçrar, saçılır (hortumu duvara tutunca saçılan suya yakın). Bu olayı
her ana baba yaşar. Bunu engellemenin pek yolu yoktur. İstediğiniz tedbiri alın
o bir boşluğunuzu bulur.
Bütün bunları neden anlattım? Bebeğin
alt açma bezi sizi çoğunlukla korumaz. Mağazalardan pahalıya alacağınız ev tipi
alt açma bezleri evet kalın ve emicidir ancak hem esnek değildir hem de bebeğin
altı açıkken riskli bölgelerin önünü kapatacak kadar büyük alan sağlamaz. Seyahat
tipi olan daha büyük ve naylonumsu ürünler de benzer şekilde esnek değildir ve genelde
yeterince emici olamazlar. Ayrıca her iki tür de bebek büyüdükçe iyice yetersiz
kalır. Diğer bir dezavantajları ikisi de ne kadar yıkarsanız yıkayın zamanla
koku yapar. Bebek çamaşırlarında da çamaşır suyu şansınız olmadığı için bu
sondan kaçmanız zor.
Ayrıca çok kullanımlık alt açma
bezinden seyahat tipi olanı kullandığınızı düşünün. Avmnin birinde sizden önce
kimlerin ne kadar kirlettiğini bilmediğiniz bir yerde kullanıp geri o alt açma
bezini biberonların yanına mı koyacaksınız. Kusura bakmayın benim içim
elvermez.
O zaman alt açma bezinden
beklentilerimizi tekrar gözden geçirelim:
1-
Temas ettiği sıvı veya sıvı kakayı hemen ve tamamen
emecek kadar emici olmalı. Elinizi gözünüze götürün ve pışıııık deyin. En azından
2014 yılında böyle bir malzeme yok. Ama en azından pamuk emiciliğine sahip
olmalı ve emdiği sıvıyı içinde tutabilecek yapıda ve izolasyona sahip olmalı. Bir
anlamda altının naylonumsu olması iyi olur.
2-
Bebeğin bezi açıkken riskli alanları örtecek kadar
geniş ve esnek olmalı.
3-
Taşınabilecek kadar küçük ve hafif olmalı.
4-
Temizliğinden emin olmadığınız bir yerde alt açarken
bebeğin giysisiz alanlarını koruyacak yapıda olmalı.
5-
Bebeğe temas eden yeri yumuşak olmalı. Bebeğe çok kısa
sürelerle temas edeceği için Endonezya ormanlarında tamamen doğal yollarla
yetişmiş bambu liflerinden olmasına gerek yok. Yumuşak ve terletmez olsun
yeter.
6-
Gerektiğinde atılabilecek kadar ucuz ve kolay
bulunabilir olsun. Avm de alt değiştirirken kaka bulaşmış alt bezi geri
biberonların yanına almaya gerek yok. Ayrı bir torbaya bile koysanız kolaylıkla
koku yapıyor. Deneyle sabit. Seyahat anında savunmasızsınızdır ve imkanlar kısıtlıdır.
Islak mendille kaka bulaşmış bezi silmenin hiçbir faydası yok.
Bunları karşılayan
bir ürün var mı? Evet. Kullan at alt açma bezleri. Birkaç değişik markanın var.
Hemen tamamı bu beklentileri karşılıyor. Değişik kalınlıkta olan türler var. Ben
dalin ve baby&me markasını kullandım. İkisi de iyi yalnız baby&me çok
daha ince. Yer açısından ince olanı tercih ettim.
Ayrıca alt
açma bezlerinde 2 ölçü vardır. 60*60 ve 60*90. 60*90 çok büyüktür ve o halde
kullanımı pek pratik değildir. Firmalar daha geniş koruma alanı dese de
amacınız bebeğin ensesini korumak değil. Bebeği akşam evde yıkarsınız olur
biter. Yine de tavsiyem 60*90 boyunda olandan almanız. İkiye kestiğinizde size
60*45 boyunu verir ki bu rahatlıkla işinizi görebilecek bir ebattır ve
aldığınız ürüne %50 indirim anlamına gelir. Benimki bu satırlar yazılırken 4
ayın içinde hala 60*45 yeterli. Daha da yetecek gibi duruyor. (9. ayda güncelleme yapıyorum: zor oluyor ama hala yeterli)
Evde bebek
altı değiştirilirken işemedi veya kaka yapmadıysa adı kullan at diye bezi hemen
atmanıza gerek yok. Kirlenmediği sürece istediğiniz kadar kullanabilirsiniz. Ev
dışındasınız bebeğin altını temizliğinden hiç hoşlanmadığınız bir yerde
değiştirdiniz. O kirli yüzeye temas eden bezi geri almak içinize sinmedi mi? Atın
gitsin. (yanınızda birkaç tane alt bezi taşımayı unutmadığınızı varsayıyorum).
Ayrıca kaç tane alırsanız alın o kullan at bezler hem daha hafif hem de daha az
yer kaplar. Maliyet de zannettiğiniz kadar çok olmaz.
Alt açma bezi
bulamadığınızda bir eczane medikal veya marketten yetişkin hasta alt serme bezi
de alabilir ve kullanabilirsiniz. Fiyatları aşağı yukarı aynıdır. Emiş güçleri
de. Genelinin boyutu da 60*90 olur. Tek farkları bebeklerinki açık renkli
sevimlidir, büyüklerinki daha resmi renklerde olur. Ancak ihtiyaç anında
işinizi görür.
Kağıt havlu,
doktor muayenehanelerinde kullanılan altı naylonlu veya naylonsuz muayene masa
örtüleri, tek kat pamuk bez gibi yurdum çözümleri işe yaramıyor. Denedim. Kefen
bezi tarzı kalın keten bez biraz işe yarar ancak o da hem sevimsiz, hem
yeterince efektif değil hem maliyetli hem de bulması ve taşıması zor.
Arada yanılıp şaşıp aldığınız garip bebek setlerinden birinden mutlaka
ev tipi alt açma bezi çıkar veya birisi hediye getirir. Siz paranızı ona harcamayın
bolca kullan at depolayın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder